İsmail S. Gülümser / Aktif Haber
KISKANÇLIĞA YOL AÇMADAN FAYDALI HİZMET ÜRETME
Düşmanlık hissi insanı muhatapları hakkında her türlü kötülüğü yapmaya açık hale getirdiği gibi kıskançlık hissi de, en az onun kadar hatta içten içten insanı kemirdiği için bazen ondan daha fazla kötülük düşünmeye sevk edebilir. Bu hisse mağlup olmuş biri en az düşmanlar kadar tehlikeli olabilir.
İnsanın en önemli zaaflarından biri olan bu hisle yola çıkan biri:
-Mensubu olduğu topluluk dışındakilerin yaptıkları en faydalı işleri çirkin ve kötü göstermek için her yolu deneyebilir.
-Kimsenin kendisinden fazla imkâna sahip olmasını hazmedemez, onların sahip olduklarına zarar vermeye yeltenebilir. Köylerde kıskançlığına yenik düşen çitçilerden bazılarının; başkasının hayvanlarına, ektiği ürünlerine zarar verdiği çok görülmüştür.
-Bu his akrabalar arasında daha da tehlikeli hale gelebilir. Vefat etmiş babasından kalan mirası bölüşmemek için geçmişe dönük sahte satış belgesi düzenleyenler mahkemelere düşmüştür.
-İnsanı her türlü kötülüğe açık hale getiren bu duygu kardeşler arasında da ciddi sorunlara yol açmakta en yakını öz kardeşinin sahip olduklarına zarar vermeye kalkabilmektedir.
İnsanlar tabiatı itibarıyla kendi yapamadıkları şeylerin başkaları tarafından başarılmasından rahatsız olurlar. Bu yüzden hizmet hareketi mensuplarının mal-imkân ve şahsi hayatlarından ciddi fedakârlıklarla, vatanlarını terk edip memleket hasretine ve her türlü mahrumiyetlere katlanarak yaptıkları hizmetleri insanlar takdir etmeleri gerekirken tenkit etmekte akla hayale gelmedik şüphe ve tereddütler üretmektedir.
Binlerce insanın faaliyetlere kucak açmasını götürülen insani değerlerden etkilenmesini kabullenemeyen kıskançlık hislerine mağlup olmuş bazı müminler de, farklı isimler takarak yapılan karalama kampanyalarına katılmaktadır. Bazıları hizmetlerin geleceğin dünyası için ne anlama geldiğini bilememekte, dünyada ciddi dostluk köprülerinin kurulduğunu, dünya barışı için çok önemli adımlar atıldığını, her yere sevgi ve hoşgörü tohumları ekildiğini görememektedir. Yapılanların çılgınlık olduğunu düşünenler, gönüllüleri dış güçlerin emrinde gibi gösterip itibarsızlaştırmaya çalışanlar, manevi destek ve toplumsal kabule dayalı başarılara kulp takanlar olmaktadır.
Dinin toplumda kabul görmesini hazmedemediği için, dindarlardan oluşan hizmet hareketinin başardıklarına baştan düşman olanlarla anlaşan bazı dindarların, Türkiye dâhil tüm dünyada yürütülen faaliyetlere zarar vermeleri karşında ne yapılması gerektiği sorulan Fethullah Gülen Hocaefendi, bu hafta yayınlanan yazısında gönüllülere şu tavsiyelerde bulunuyor.
Osmanlı başta olmak üzere atalarımız yaşadıkları dönemin şartlarına göre oldukça önemli hizmetler yapmışlar ancak bize de bugünün şartlarına göre yapılacak birçok şey bırakmışlar. Ulaşım ve iletişim hizmetlerinin çok kolay olduğu günümüzde geçmiştekilerin yaptıklarından çok daha fazla hizmet üretmek tüm dünyayı evrensel değerlerle buluşturmak için çabalarken bazı şeylerİ hesap etmezsek yanlış anlaşılmalara sebep olabiliriz.
Hizmet hareketinin elde ettiği başarıların bizim gayretlerimizle olmayacağı ortada, bütün bu sonuçları kendimizden bilir ve arkasında Allah’ın yardımını görmezsek bencilliklere girebiliriz. Hâlbuki yurt içinde ve dışında gönüllülerin kalplerinde uyanmış akılla mantıkla izah edilemeyecek düzeydeki hizmet aşk ve heyecanını anlamak gerçekten zordur.
Türkiye’de genelde zenginler cimri olarak bilinir. Hizmetin projelerini makul bulanlar ise kazandıklarını insanlığın geleceği için verme yarışına girmiş bu sayede değerlerimizin aktarılacağı binlerce eğitim kurumu açılmıştır. İnsanlar çocukluktan itibaren bencillikle eğitildiğinden yetişen her genç sadece kendi geleceğini kurtarma için çalışmaktadır, hizmet projelerine inanmış hayatının baharında gencecik insanlar ise kendi planlarını bırakıp insanlığın geleceği için her türlü mahrumiyete katlanacak bir heyecana sahip olmuştur.
Gülen, insanlarda dünyaya olumlu proje üretme konusunda oluşan bu heyecan sadece bizim gayretimizle izah edilemez demektedir.
-Onların kalbinde projelerin makul olduğuna dair aşk ve heyecanı oluşturan,
-Varlıklılara imkânlarından
-Gençlere heves ve arzularından fedakârlık yaptıran
Yüksek duyguları kendi başarımız gibi görmemeli arkasında ilahi lütufları hissetmeliyiz.
Her kötülüğe açık yaşta insanların gittikleri yerlerde eriyip yok olmaması, istikametleri koruması için dua etmeliyiz.
Yapılan hizmetleri kendimizden bilmek hem inandığımız değerlere terstir hem de insanlarda kıskançlık duygularını tahrik eder, bu hisle yapılan taşkınlıklarla baş etmek zordur. Bugün yaşananlardan bazıları muhataplarımızın kıskançlığından olsa bile bazıları bizim bu duyguyu tam hesap edemememizden kaynaklanabilir. Hizmetlerde payımız olmadığını her fırsatta anlatacak ölçüde titiz olunmazsa başarılar takdir göreceğine tepkilere sebep olabilir.
Yaptığımız hizmetleri yeniden gözden geçirmeli, düşünce istikametini sürekli korumalıyız. Elbette en küçük bir hizmeti bile takdir etmeli ve alkışlamalıyız, ancak kendimiz ya da mensubiyetimiz adına dünyevi hiçbir beklentiye girmeden başarıların arkasındaki her kesimden insanın desteğine ve ilahi lütuflara dikkat çekmeliyiz.
Ümidini kaybetmemiş toplumumuzun tüm insanlığı yeniden insani değerlerle buluşturmak için yaptığı faaliyetlere katkı sunmalıyız. Ancak yaptığımız fedakârlıklardan dolayı dünyevi ya da uhrevi hiçbir makam mevki beklentisine girmemeliyiz. Bir yere gelme, yönetime talip olma aklımızın ucundan geçmemeli, sadece ilahi hoşnutluğu hedeflemeliyiz.
Ezeli düşmanlık içinde olanlarla kıskançlığının mağlubu insanlar müşterek cephe oluşturdular. Çok büyüklerin başaramadığı hizmetleri acemi gençlerin başarmasından arkasında biz olduğumuz için rahatsızlık hissediyor yok etmeye çalışıyorlar. Düşmanlıkları ortadan kaldırmak için hasedin önüne geçecek adımlar atmalı yapılanları mensubiyete bağlamaktan uzak durmalı, içimizden geçebilecek bu tür kuruntularımızın dışa aksetmesine bile izin vermemeliyiz.
Melekler kadar duru bile olsak üslup doğru ayarlanmazsa rahatsızlıklar önlenemez, bu yüzden hizmette koşturanlar çok titiz davranmalı, empati yaparak muhataplarımızın hissiyatını dikkate almalı, dışarıdan nasıl göründüğümüzü sürekli kontrol etmeliyiz. Hizmetlerin bizim tekelimizde olduğu duygusunu hem iç dünyamızda hem dışarıdan bakanlar açısında ortadan kaldırmalıyız. Bunun için faaliyetleri kendimize bağlamaktan vazgeçmeli, sadece geçici nöbet görevi yaptığımızı düşünmeli, bizim yerimizde daha vasıflı insanlarla bu faaliyetler yürütülseydi daha güzel sonuçlar elde edilirdi demeliyiz.
Diğerleri gibi her olumsuzlukta birilerine saldırarak sorun çözemeyiz, sessiz kalma acı gelse de gerektiğinde şahsi onurumuzdan vazgeçerek kin arttıkça şefkatimizi artırmalıyız ki fitne ve düşmanlıklarla baş edilebilsin. İlahi lütufların kesilmemesi için kendimizi öne çıkarmamalı, çatışmaları artıracak üsluptan uzak kalmalı, gereksiz yere kendimizi ispat gayreti içine girilmemeliyiz. Kin ve nefretinin esiri olmuş gözü dönmüşlere acımalı, suçu başkalarına yükleyeceğimize hizmet ederken hazımsızlıkları azaltmak için çaba göstermeliyiz. Bencillikten uzaklaşıp her fırsatta farklı kesimlerden görüş alarak ortaklar bulunmalı faaliyetler için geniş destek aradığımızı göstermeliyiz. Kendini yakın hissedenlerden başlayarak hizmetleri daha geniş katılımla yürütmeli, ihlâs ve samimiyetle birlik şuurunun genişletilmesinde rol almalıyız.
Yapılan onca zulme rağmen Gülen son yayınlanan video kaydında da gönüllülerden;
-Yüksek hedeflere sahip olmalarını,
-Zulüm içinde olanların hiddet ve şiddetine takılıp kalmamalarını,
-Günlük boğuşmalardan uzaklaşıp kendi vazifelerine yoğunlaşmalarını,
-Allah’ın rahmet ve adaletine güvenmelerini,
-Yaşanan olumsuzlukları sabır ve tahammülle aşmalarını,
-Hep iyi şeyler düşünüp hep olumlu hizmetler peşinde olmalarını,
-Başkalarının heyecanını ateşleyecek faaliyetler yapmalarını,
-Gücü eline geçirdikten sonra önüne gelene saldıranlardan endişeye kapılmamalarını,
-Allah’ın olumlu hizmet üretenleri yarı yolda bırakmayacağı şuuru içinde hareket etmelerini,
İstiyor.
