Bizim bazı başörtülü kızlarımız da artık uzun tırnakları ojeli. Çoğu artık namaz da kılmıyorlar da, gusülde mi almıyor diyeceksiniz ama, hayır yanıldınız, onlar Helal sertifikalı, altına su geçiren oje kullanıyorlar! Helal Adanalı Celal! İşte bu! eleştirisini dillendiren Dilipak, helalcilik akımı ortaya çıktığını iddia etti.
S. Arabistanda helal sertifikalı şarap bile olduğuna değinen Dilipak, dini kuralların suistimaline dairse şunları yazdı:
Gönlün bir hatuna meyletti ise “Türkiş bir mut’a” çakarsın olur biter. Yeter ki siz isteyin, biz sizin talebinize uygun bir fetva buluruz! Modern, Çağdaş İlahiyatçılarımız emrinize amadedir bu konuda!
Dünyadaki helal sertifikalarının yüzde 80ninin İsviçre menşeyli olduğuna değinen Dilipak, Yahudilerin Koşer (helal) standartlarının, Müslümanlarınkine kıyasla yüz kat daha ciddi olduğunu ifade eden Dilipak, Bizimkiler üfürükten tayyare! Daha çok piyasa, pazar, market, dostlar alışverişte görsün kabilinden işler diye ekledi.
Dilipak, dindarlara yönelik eleştirilerini şu satırlarla sürdürdü:
Ah şu bizim tatlı su Müslümanları. Bir şeyi yapmak istiyorlarsa, hemen o şeyi meşrulaştırıveriyorlar. Bir yol buluyorlar o şeyi yapmak için. Hani derler ya, kedi yavrusunu yemeye karar verirse, yavrusunu fareye benzetirmiş. Bizimkiler de birine, bir şeylere benzetiyorlar işte. Ha, sahi, altına su geçiren ojenin altındaki tekrar dışarıya nasıl akıtılıyor, ona pek aklım ermedi.
Herhalde abdest alırken de “Helal kozmetik” kullanıyorsunuzdur. Ruj’unuz, far’larınız, allık’larınız da tabii ki su geçiren cinstendir ve “Helalll” sertifikalıdır. Onlar “Çağdaş”tı değil mi, siz Osmanlı takılıyorsunuz, “Asri” olmalısınız. Sahi “Men teşebbehe” kuralı ne oldu! “Helal sertifikası” ile hadisleri by-pass mı edeceğiz..