• Turkhane Logo

Erdoğan'ın işine geldiğinde hukuk, gelmediğinde guguk!

Gazeteci-Yazar Hasan Cemal hükümete yakın medyada kendisiyle ilgili çıkan 'Hasan Cemal hakkında yakalama kararı' haberlere yanıt verdi.

16:46 23 Kasım 2018 Cuma
Erdoğan'ın işine geldiğinde hukuk, gelmediğinde guguk!
Gazeteci-Yazar Hasan Cemal hükümete yakın medyada kendisiyle ilgili çıkan 'Hasan Cemal hakkında yakalama kararı' haberlere yanıt verdi.




AİHMin HDP eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki kararı ve Gazeteci Murat Aksoyun tekrar cezaevine girmesiyle ilgili yargı kararlarına da değinin Cemal, Erdoğanın işine geldiğinde hukuk, gelmediğinde guguk! başlığıyla T24te yayınlanan köşe yazısı şöyle: 


Saray basınında bir haber:

Hasan Cemal hakkında yakalama
kararı!

Fikret İlkiz soruyor soruşturuyor, böyle bir yakalama kararı yok, ne savcılığın haberi var, ne de emniyetin...
Perşembe sabahı New Yorktan memlekete dönüyorum, pasaportu geçtikten sonra karşımda, elinde kamerasıyla bir meslektaş.
Soruyorum:

- Hayrola! Tutuklama kararı falan       
da yok, niye geldin ki?

Gülüyor:

- Yine de belki bir şey olur diye  
gönderdiler.

Bu sefer gülme sırası bende:

- Evet, her an her şey olabilir      
bu memlekette...

Murat kardeşim unutma, yalnız değilsin

Çünkü, bu memleket çoktan beri bir hukuk düzeninden yoksun...
Bak, sevgili meslektaşım Murat Aksoy yeniden hapiste. Uzun bir aradan sonra geçen gün yeniden tutuklanarak Metris Cezaevine gönderilince, sosyal medya hesabına şu notu düşmüş:  

Hayat işte... İnsan yine de garip
oluyor. 421 günden sonra birkaç
gün olsa da hüzünlü ve üzücü.
Neyse... Uzatmayalım....   

Evet öyle sevgili Murat kardeşim.
Hüzünlü ve üzücü.
Ama canını sıkma.
Unutma, yalnız değilsin.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi serbest bırakılsın diye karar veriyor Selahattin Demirtaş hakkında.

Diyor ki:

Demirtaş makul sürede
yargılanmadı.
Özgürlük hakkı çiğnendi.
Serbest seçim hakkı ihlal edildi.
Bağımsız siyasal tartışması
sınırlandırıldı.
Herhangi bir iddianame
olmadan uzun süre tutuklu
kaldı.
Bunlar, Türkiye’de demokrasiye
tehdittir.

AİHMnin bu kararına Tayyip Erdoğanın tepkisi sadece iki kelimelik oldu, Bizi bağlamaz! dedi geçti.
Erdoğan böylece hukuk tanımazlığının altını bir kez daha kalın olarak çizdi.
Hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin 1954ten beri altında imzası olan uluslararası anlaşmayı hiçe saydı, hem de yine kendi devletinin yasalarını kim bilir kaçıncı kez çiğnedi.
Türkiyenin devlet olarak altına 1954te imza koyduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 46. maddesi şöyle der:

Yüksek Sözleşmeci Taraflar,
taraf oldukları davalarda
Mahkemenin kesinleşmiş
kararlarına uymayı taahhüt
ederler. 

Erdoğanın bu çerçevede çiğnediği diğer iki yasa maddesine gelince...  
Anayasanın 90. maddesi:

Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin
milletlerarası andlaşmalarla,
kanunların aynı konuda farklı
hükümler içermesi nedeniyle
çıkabilecek uyuşmazlıklarda
milletlerarası andlaşma
hükümleri esas alınır.

Hukuk da benden sorulur düzeni, aslında gukuk düzenidir

Erdoğan, AİHMnin kararı bizi bağlamaz derken, yalnız Anayasayı değil, aynı zamanda Türk Ceza Kanununun 277/1ini de, birçok kez yaptığı gibi yine yerle bir etmiştir:

          Görülmekte olan bir davada veya
          yapılmakta olan bir soruşturmada
          (…) yargı görevi yapanı (...)
          etkilemeye teşebbüs eden kişi, 2
          yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıyla
          cezalandırılır. 

Uluslararası sözleşmeler, anayasalar, yasalar böyle der ama...
Erdoğan başkadır!
Onun işine geldiği zaman hukuk, gelmediği zaman guguk vardır.
Tek adamlık zihniyeti işte budur.
Hukuk da benden sorulur düzeni, aslında gukuk düzenidir.

Erdoğan ancak işine geldiği zamanlar hukuku anımsamıştır. Geçmişte bir değil, iki değil, tam üç kere AİHMe başvurmuştur. 

İlk başvurusunu, 1999’da okuduğu bir şiirden mahkûm olup hapse girdiğinde yapmış, şöyle demiştir:

Hukukumuzu son noktasına kadar arayacağız!

2002’deki mahkûmiyetinden dolayı bu kez adli sicil kaydının silinmesi için yerel mahkeme ve Yargıtay kararları aleyhine ikinci kez AİHM’e başvurmuştur Erdoğan.
Üçüncü başvurusuna gelince...
Yüksek Seçim Kurulu, 2002 genel seçimlerinde milletvekili olamayacağına karar verince, Erdoğan yine AİHM’e gitmiştir:

Bu bir özgürlük mücadelesidir!

Erdoğanın özgürlük anlayışı budur.
Ya da Erdoğan gibilerinin diyelim.
Çünkü Erdoğan gibiler çok eskilerden beri sadece kendileri için özgürlük isterler.
Sadece kendileri için demokrasi isterler.
Böyle olduğu için de, bu memleket hiç bir zaman birinci sınıf bir hukuk devleti olamadı.
Birinci sınıf demokrasi olamadı.
Erdoğanla birlikte demokrasinin ikinci sınıfı da uçtu gitti.
Bakalım, yakalayabilecek miyiz?

 

Son güncelleme: 16:46 23.11.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı