• Turkhane Logo

"Erdoğan Zarrab davasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk edilebilir"

Gazeteci-Yazar Ahmet Nesin, "Erdoğan Zarrab davasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk edilebilir" başlığıyla yazı kaleme aldı.

12:31 06 Ocak 2018 Cumartesi
Gazeteci-Yazar Ahmet Nesin, "Erdoğan Zarrab davasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk edilebilir" başlığıyla yazı kaleme aldı.

Gazeteci-Yazar Ahmet Nesin, köşesinde ABDde ki Zarrab davasına ilişkin yazı kaleme aldı. Yazıda 9 milyar dolarlık bir cezanın Halkbanka kesilebileceğini belirten Nesin, Hakan Atillanın 6 suçun 5inden suçlu bulunduğunu dile getirdi. Bu davanın sonucunda Erdoğanın Uluslararası Ceza Mahkemesine sevk edilebileceğini de kaydeden Nesin, yazısına şu şekilde devam ediyor:

Televizyonu açtım, geçtim karşısına, merakla bekliyorum, birazdan Reza Zarrab davası sonuçlanacak. Sonuçlanacak dediğime bakmayın, sadece jüri karar verecek, mahkeme sonra devam edecek ve hakim kararı ona göre sonuçlanacak. Televizyondaki uzmanlar başka şeyler konuşuyorlar. Onlar aynı zamanda İrandaki ayaklanmanın da uzmanları, şimdilik onu konuşuyorlar, birazdan uzmanlık alanları yeni seçim yasası, seçim ittifakları, Suriye, Irak, Kürdistan, olursa deprem, olmazsa zelzele olarak değişecek ve en sonunda ABD yasa düzenleyicilerine taş çıkartırcasına Zarrab davasının uzmanlığını konuşacaklar.

Ve işte o an geldi, sanırım haber internetten Abdülkadir Selvinin telefonuna düşmüş, Ahu Özyurt okumadan suratı allak bullak olmuş durumda. Ahu Özyurt haberi okurken ilk 3-4 satırı karmakarışık okuyor, kimsenin bişey anladığı yok, oradan anlıyorum ki ceza büyük. Evet ceza onlara göre büyük, çünkü 6 suçlamanın 5inden suçlu bulundu Halk Bankası dış işlerinden sorumlu genel müdür yardımcısı Hakan Atilla.

Nasıl üzgünler anlatamam, sanki onca rüşveti onlar yemiş de paralarını faiziyle geri ödeyecek gibiler. Zaten bütün konu da o ve bu ABDyi neden ilgilendiriyor yarışındalar. Bu konuda en hafiye ve uzman konumundaki kişi zaten yıkılmış gibi, Abdülkadir Selviye dokunsam ağlayacak ama neyse ki orada değilim, dokunmuyorum. En sonunda dayanamadı ve Bu hakimin otel parasını Gülene bağlı bir hukuk bürosu ödedi, nasıl hakimlik yapar tiradını söyledi ve son baklayı çıkardı ağzından: Hakan Atillayı yakalayan polis Koreli, biliyorsunuz (Hayır bilmiyoruz) Hakan Atillanın eşi de Koreli, acaba bundan dolayı tutuklanmış olabilir mi?

Ne diyeyim, bu Korelilerde enişteye saygı da kalmamış, bizim gençliğimizde böyle miydi, bu Koreliler, sanırım Kuzey ve Güney diye bölününce böyle oldu, belki de bu yüzden Türkiye bölünmez, enişte üzülmez sloganı çok yaygın bizde. Ama yine de görevim, sevmesem de Selviye son duyduğum haberi vermeliyim, Koreliler olaylara bireysel bakmıyormuş, Kore Savaşına katıldık diye tutuklamış o polis Atillayı.

Selviye bir soru daha, otel parası Gülen ekibi tarafından ödenen Süleyman Soylu nasıl içişleri bakanı olarak Gülencilere karşı mücadele edecek?

Neyse, işin ciddi yanına bakmak gerekiyor; bu dava 3 ay sonra mahkeme hakiminin verdiği kararla bitmeyecek. Bikaç nedenden dolayı bitmeyecek, çünkü bu dava öncelikle bir rüşvet davası değil. İkincisi banka davası hiç değil. ABD buna benzer davalar açmış, başka ülkelerin bankaları yargılanmış ama ilk kez bir bankacı tutuklanıyor. Bunun nedeni çok açık; Hakan Atilla ABDnin İrana koyduğu ambargoyu delmenin yollarını öğreten kişi. Adına ister şebeke ister çete deyin, Hakan Atilla bu grubun içinde işlerin nasıl yapılması gerektiğini söylüyor ve mahkemede de bunları inkar etmiyor.

İkinci konu; Hakan Atillanın bu mahkemesinden çıkan karar sonrası Halk Bankasına ayrı bir ceza gelecek. Yani Hakan Atilla banka adına yargılanmadı, çete adına yargılandı. Halk Bankasına gelecek olan ceza konuşulmaya başlandı bile. Uzmanımsılar şimdi de bu rakamın düşürüleceğini söylüyor. Düşürülmesi için ciddi bir kulis başlatılmış bile, işadamına kadar göndermişler oraya ama kim olduğu saklı. Ama benim kulağıma gelen bişey var, o da bugüne kadar verilen en yüksek cezadan daha yüksek olacağı üzerine. Bugüne kadar verilen en yüksek ceza 9 milyar dolarla bir Fransız bankasına ait. Anlayacağınız Halk Bankasına gelecek olan ceza indirimli haliyle 10 milyar dolar civarında olacak.

Öncelikle bu az bir para değil ve bunu kim ödeyecek, halk mı ödeyecek? İşin bir de başka bir boyutu var, o da konuyla ilgili daha 5 banka daha olduğu. Onlara da 3er milyar dolar ceza geldiğini düşünürsek toplamda 25 milyar dolar gibi bir ceza ödenecek.

Şimdi gelelim, benim esas önem verdiğim bölüme, bu paraların nereye gittiğine. Reza Zarrab konusu ne zaman tartışılsa, bunun bir vatan-millet meselesi olduğu söyleniyor ve başka ülkeleri ilgilendirmediği anlatılıyor ya da buna çalışılıyor. Ancak bunu anlatanların hepsinin ortak bir noktası daha var ki onu ben de anlamakta zorlanıyorum: Bu olayda Halk Bankası ve Türkiye kar etmedi ki, neden sorun yapıyorlar...

İşte, ben de diyorum ki, kar etmeden neden bu kadar yüksek paralarla kaçak işler yapıldı. Kar edilmedi derken verilen rüşvetleri saymıyorum, ortadaki para bundan çok daha fazla ve o paranın nerede olduğu belli değil. Bu para Hizbullaha mı gitti, bu para IŞİDe mi gitti, bu parayla o gruplara silah mı alındı, bunun belgeleri Rusyanın ve ABDnin elinde var mı ve bu duruşma Birleşmiş Milletler Uluslararası Ceza Mahkemesine gider mi?

Evet gider ve bunca paniğin nedeni de bu zaten. Önceki gün Beşiktaş Belediye başkanının görevden alınma nedeni de zaten bu konunun unutturulması ve tartışılmaması. Şaka değil, Reza Zarrab olayı sadece bir ambargo delinmesi ve Erdoğanla birlikte 4 bakanın rüşvet alması olayı değil. Hele Ama sayın Hakan Atilla hiç rüşvet almamış, tertemiz birisi denilecek bir dava hiç değil. Bundan sonraki sorgu ve duruşmalarda Atillaya bu paranın nereye gittiği sorulacak.

Belki biliyorsunuzdur, Zarrabın ortağı İranda idama mahkum edilmişti ama infaz durduruldu ve Zencaninin 20 milyar doları geri getirmesi bekleniyor. Zencani yargılanırken ifadesinde 8,5 milyar doları Türkiyede rüşvet olarak verdiğini söylüyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu kadar büyük bir rakamın kişiye özel rüşvet olma olasılığı yok. Yani İranda parasının peşinde ve bu para Türkiyede yada Türkiye tarafından kullanılmış ve dağıtılmış.

Anlayacağınız bu duruşma sonunda Birleşmiş Milletler Uluslararası Ceza Mahkemesine gider ve Türkiye hükümeti ve başbakanı yargılanır. Bu mahkeme savaş suçlarına, insanlığa karşı işlenen suçlara, soykırım ve saldırı suçlarına bakıyor. Bu mahkemenin bir özelliği ülkeleri değil kişileri yargılaması.

Bence hem Hakan Atillaya hem de Reza Zarraba bundan sonra sorulacak sorular bu konular üzerinden yapılacak. Kolay gelsin diyeyim, du bakali nolcek...   

Son güncelleme: 12:31 06.01.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı