• Turkhane Logo

Erdoğan bir Alman'a ne hatırlatıyor?

Kersten Knipp'ten son dönemin en ilginç analizi..

08:59 29 August 2017 Tuesday
Erdoğan bir Alman'a ne hatırlatıyor?
Kersten Knipp'ten son dönemin en ilginç analizi..

DWden Kersten Knipp, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Alman politikacılara yönelik söylemi ve Türk halkına karşı çizdiği düşman tablolarının arka planını analiz ediyor.

Kersten Knipp/DW
Erdoğanın Almanlara hatırlattıkları


Haddini bil!, Sen kimsin ki Türkiyenin Cumhurbaşkanına konuşuyorsun? Sen Türkiyenin Dışişleri Bakanı ile konuş! Türkiye Cumhurbaşkanının Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriele sarf ettiği bu sözler, Almanyada 1960lar ve 1970lerde doğmuş olan on binlerce Alman için nostalji içeren cümleler. Erdoğanın sözleri, o yılların son derece sert, katı öğretmenlerini hatırlatıyor. Örneğin Latince ya da Yunanca dersi öğretmenleri gibi. Bu tür öğretmenler o dönemin otoriter yaşam tarzının son temsilcileriydi ve tarihe karışmaları çok hızlı bir süreçte gerçekleşti.

Bu öğretmen tipi sevimsiz tavırlarıyla öğrencileri etkilemeye ve onları baskı altına almaya zorlayabileceğini düşünürdü. Ancak bu öğretmen tiplerinde öylesine bir kendi bildiğini okuma özelliği vardı ki, bunlar katı geleneklerin terk edilmekte olduğunu, kendilerinin artık ne kadar demode ve içinde bulunulan dönemin ruhunu anlamaktan ne kadar yoksun olduklarını ve çağa ayak uyduramadıklarını farkedemiyorlardı.

Bu eski kafalı beyler çağdışı tavırlarının farkına varamadılar. Onlara insan sadece acıyabiliyor. Türkiye Cumhurbaşkanının son çıkışları Almanlara işte bu kederli neslin dramını anımsatıyor.   

BÜYÜK MANİPÜLATÖR

Ama Recep Tayyip Erdoğan kesinlikle acıma duygusunu hak etmiyor. Tam tersine. Otoriter tavrı ile örneğin Alman Başbakanı‘na ya da Dışişleri Bakanına sen diye hitap ettiğinde bu, onun tarihi manipüle etmeye çalışmasından başka bir anlama gelmiyor. Erdoğan saygısız tavrı ile kendini güçlü adam olarak lanse etmeye ve kendini bir hami gibi, Türklerin babası gibi göstermeye çalışıyor. Tıpkı bir zamanlar Mustafa Kemal Atatürkün, yani ‘Türklerin Babasının yaptığı gibi. Ama o bunu çok daha görgülü bir şekilde yapıyordu.     

Büyük ölçüde Atatürke öykünmesi ise diğer yandan Erdoğanın tarihin tuzaklarına düştüğünü de gösteriyor. Ne de olsa Erdoğanın örnek aldığı ve aynı zamanda da gizliden gizliye rakip gördüğü Atatürk bundan 80 yıl önce vefat etmişti.      

Erdoğan ülkesinin Osmanlı ve aynı zamanda İslamî mirasına göndermede bulunarak laikliği benimsemiş olan Atatürk ile arasına mesafe koyuyor. Ancak eski ideolojiye bu ısrarlı tutunuş tüm farklılıkları bertaraf ediyor.   

Zira söz konusu iki devlet adamının da ortak noktası ve ellerindeki tüm olanaklarla sarıldıkları şey, hastalık derecesindeki korku kültürüdür. Bu korku Osmanlının Batıda ‚Boğazların hasta adamı diye nitelendirildiği İmparatorluğun son yıllarında ortaya çıkmıştı. O dönemde pekçok Türk, gücün hızlı bir biçimde elden gitmesi sonucunda ülkenin sadece düşmanlarla kuşatılmış olduğu vehmine kapılmışlardı. 

Osmanlı İmparatorluğunun yanlış siyasi kararları büyük toprak kayıplarına sebep olmuş ve Türkler komşularının Türkiye hakkında iyi niyetler beslemediği hissine kapılmışlardı. Bu sürecin sonunda da Türk milliyetçiliği doğdu.

TARİHİ EFSANELER ORTAMINDA

Ülkenin siyasi seçkinleri o dönemden bu yana bu duyguyu çekinmeden kullandılar. Cumhuriyetin kurucusu Atatürk de bugün Erdoğan‘ın yaptığı gibi milliyetçi söylemleri öne çıkardı. Her iki politikacının da ortak niyeti, halkı geçmişin etkisinde tutmak ve milliyetçi efsanelerin korkulu ortamından silkinmesine engel olmaktır.

Gerçekte yitirilen gücü telafi için büyüklenme sembollerine sarılmak Cumhuriyetin ilk yıllarında belki mazur görülebilecek bir mekanizma olsa da bugün, yani neredeyse 100 yıl sonra hâlâ devam ediyor. Bu mekanizma işte Erdoğanın 2019 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmayı ümit ettiği o zehirli şoven ortamı doğuruyor.    

Bu hedef uğrunda her bedeli ödemeye razı. Hatta halkın bir kısmını geçmişin efsanelerinde tutmaktan da geri kalmıyor. Kişisel siyasi başarısı için onların geçmişten şimdiki zamana geçmelerini engelliyor. Erdoğan‘ın kullandığı söylem Almanyada insana gülünç ve tamamen köhnemiş gelebilir. Ancak bu söylem Türkiyede kültürel ve buna bağlı olarak siyasi gelişmeyi de bloke ediyor. Bu noktadan itibaren Erdoğanın gerici tavırları bir parça bile sevimli gelmiyor insana. 

Son güncelleme: 08:59 29.08.2017
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı