• Turkhane Logo

'AKP'nin sansasyonel olaylara dayalı kirli psikolojik savaş taktikleri'

Yazar İsmail S. Gülümser, AKP'nin sansasyonel olaylar üzerinden seçim kazanmasını, devleti ele geçirmesini, cemaati şeytanlaştırmasını ele aldı.

11:24 15 Ağustos 2018 Çarşamba
'AKP'nin sansasyonel olaylara dayalı kirli psikolojik savaş taktikleri'
Yazar İsmail S. Gülümser, AKP'nin sansasyonel olaylar üzerinden seçim kazanmasını, devleti ele geçirmesini, cemaati şeytanlaştırmasını ele aldı.




AKPnin kuruluşundan bu yana sansasyonel olaylara çok defa başvurduğunu aktaran Yazar S. Gülümser, sansasyonel olayları muhataplarına karşı psikolojik üstünlük olarak kullandığını belirtti.


Yazar S. Gülümserin Aktif Haber için kaleme aldığı AKPnin sansasyonel olaylara dayalı kirli psikolojik savaş taktikleri ve ekonomik kriz üzerine komplo teorileri başlıklı yazısı şöyle:

AKP üst yönetiminin siyaset sahnesinde yer aldığı İstanbul belediyesinden başlayarak yaşananlar bu tür olaylarla doludur.

-AKP ülke menfaatlerini düşünüp krizi çözmeye mi çalışıyor?

-Yoksa bugüne kadar her sansasyonel olayı kullanıp yasadışı işlerini yürüttüğü gibi krizden nasıl şahsi çıkar sağlarım onun hesaplarını mı yapıyor?

-Ülkenin batması pahasına krizi tırmandırarak ülkede ve dünyada yapacağı yeni yasadışı işleri için mazeret mi hazırlıyor?

-Darbe senaryosunda olduğu gibi haksız yere tutuklayıp zulmettiği halde başkasını zalim kendisini mağdur gibi göstereceği yeni uluslar arası senaryolar mı geliştiriyor?

AKP kurmay kadrosu bugüne kadar geldikleri her konuma bazen iradi olarak kendilerinin planladıkları, bazen konjonktürün kendilerine sunduğu sansasyonel olayları muhataplarına karşı psikolojik üstünlük kurmada kullandılar. Dışta dürüstlük görüntüsü oluştururken faaliyetlerinde her sıkıştıklarında ahlak dışı illegal yöntemlere başvurdular.

Hatta bazen toplum nezdinde kendilerini haklı göstermek yaptıkları hukuk dışı işlere kılıf hazırlamak için planlı olduğu izlenimi veren ölümlü olayların yaşandığı insanlık dışı psikolojik savaş taktiklerine kullanmaktan kaçınmadılar.

AKP üst yönetiminin siyaset sahnesinde yer aldığı İstanbul belediyesinden başlayarak yaşananlar bu tür olaylarla doludur.

BELEDİYELEREDE SANSASYONEL OLAYLARLA BÜYÜP SEMİRDİLER

Başarılı bir belediyecilik yapan Bedrettin Dalan’ın 1989’da girdiği seçimde hakkında çıkan bazı iddialar yüzünden seçimi kaybetmesiyle görevi devralan SHP li Nurettin Sözen 1994 yılına kadar İstanbul belediye başkanlığı görevini sürdürdü.

Onun döneminde İstanbul’un aşırı göç alarak hızlı büyümesinden dolayı su rezervleri yeterli değildi, buna kuraklık ta eklenince şehre günlerce su verilemedi. Akademik hayattan geldiği için siyasetin kirli ayak oyunlarını bilmeyen Sözen’in üslubu o günlerde işçi grevlerini önlemede başarısız oldu, çöpler toplanamadı ve çöp dağları oluştu.

AKP üst yönetimi ilk kez 1994 yılında Refah partisinden İstanbul belediye başkanı seçilerek kendilerini iktidara kadar götüren koltuğa oturdular; kazandıkları ilk seçimde İstanbul halkını bezdiren su kesintileri ve çöp yığınlarıyla oluşan kirliliği ev ev dolaşıp ajitasyon yaparak anlattılar, şehrin yaşadığı travmadan sansasyonel haberlerle yararlandılar. Nurettin Sözen’in kibarlığını olaylar karşısında beceriksizlik gibi sunarak SHP yi yaşananlardan sorumlu tutup yıprattı ve psikolojik üstünlük sağlamada kullandılar.

Aynı yıl Özal’ın vefatından sonraki anlayış değişikliğini kullanıp ANAP ın başarılı proje geliştiremeyeceğini belediye sorunlarını çözemeyeceğini iddia etti psikolojik savaş taktikleriyle onları da yıprattılar.

1999’daki yerel seçimlerde eski partileri hakkında açılan kapatma davasını ve şiir yüzünden tutuklanma olayını ajitasyon yapıp anlattı mağduriyeti sansasyonel bir olay olarak kullanıp Fazilet partisi ile İstanbul belediyesi seçimlerinde avantaj kazandılar.

Bundan sonraki yıllarda yapılan mahalli seçimlerde AKP ile kazandıkları iktidar nimetlerinden yararlanıp devlet imkânlarıyla kömür ve gıda yardımı yaptılar. Diğer partileri fakir düşmanı gösterdi biz gidersek yardım kesilir yönünde tehdit içeren sansasyonel haberlerle dar gelirlileri bağladılar.

SANSASYONEL OLAYLAR VE KİRLİ PSİKOLOJİK SAVAŞ YÖNTEMLERİYLE PARTİ KURDULAR

1994 den sonra belediye kaynaklarından keselerine aktardıkları paralarla parti başkanlarından habersiz kendilerine kirli servetler edindiler.

1998’den sonra kapatılma davasında partilerinin yaşadığı kısa süreli şoku suiistimal ettiler. Tutuklanmayla yaşadıkları mağduriyeti fırsata dönüştürdü, parti içi yarışa girmeden mafya yöntemleriyle çaldıkları kirli paralarla arkadaşlarını dışlayıp yeni parti kurdular.

Sansasyonel haberlerle konjüktürü kendi parti başkanları ve dava arkadaşları aleyhine değerlendirip avantaj kazandılar. Onları radikalizmle basiretsizlikle suçlayıp marjinalleştirdi psikolojik üstünlük sağladılar ve onları saf dışı ederek eski partilerinin oy potansiyeline kondular.

MAĞDURİYETİ KULLANDI SANSASYONEL HABERLERLE HAK ETMEDİKLERİ İKTİDARI ALDILAR

2001 deki döviz krizinden sonra ülkenin yaşadığı sefaleti, irtica yaygaralarıyla yaşanan işten atmaları, tutuklamaları ve yaşanan diğer mağduriyetleri hem eski partileri hem de diğer partiler karşısında psikolojik üstünlük sağlamada kullandılar.

Koalisyonlarla yönetilen ülkede görüş farkları yüzünden karar alma süreçlerinde yaşanan sıkıntılar ve çözüm geliştirmede yaşanan zorlukları kullandılar. Konjüktürü çirkin siyaset oyunlarıyla değerlendirip günün partilerini karaladı acz içinde gösterip marjinalleştirmeye ve avantaj elde etmeye çalıştılar.

Devlet kesesinden çaldıkları paralarla yapılan reklamlar karşısında rekabet edemeyen tüm partileri ülkenin yaşadığı problemlerden sorumlu gösterip kendilerini temize çıkardılar. Bazı partilerin baraj altında kalmasına sebep oldu, sansasyonel haberler ve kirli psikolojik savaş taktikleriyle onların hem oy potansiyelini boşa gitmesine yol açtı hem de meclis koltuklarına kondular.

SANSASYONEL KİRLİ PROPAGANDALARLA VARLIKLARINI SÜRDÜRDÜLER

TOKİ aracılığıyla fakir halkın ev sahibi olma beklentisini kullandı hem ihalelerden pay alıp rekabeti zor mali güç elde ettiler, hem de yüksek maliyetleri halkın üzerlerine yıktıkları halde kendilerini fakir dostu gösterip diğer partileri karaladı bunu psikolojik üstünlük kurmada kullandılar.

Basını ele geçirip basında her gün diğer partileri aşağılayıcı sansasyonel haberlerle toplum üzerindeki etkilerini kırmaya çalıştı onlara karşı psikolojik avantaj kazandılar.

-CHP yi tutuculukla, Baykal’ın şantaj kasetiyle aşağıladı psikolojik üstünlük kurmada kullandılar.

-MHP yi ırkçılıkla, üst yöneticilerin şantaj kasetleriyle karalayıp psikolojik üstünlük sağladılar.

-Birçok parti başkanını bakanlıkla kandırıp başsız bıraktı partililere psikolojik travma yaşattılar.

-Şaibeli helikopter kazasıyla başkanı vefat eden BBP yöneticilerini çeşitli vaatlerle yanlarına çektiler.

-Ankara garı patlaması gibi seçime endeksli kurgu izlenimi veren patlamaları ve güneydoğudaki ölümlü terör olaylarını HDP nin üstüne yıktı sansasyonel olayları psikolojik üstünlükte kullandılar.

Hiç inanmadıkları halde seçim ve referandumlarda topluma daha çok demokrasi ve refah vaat edip diğer partileri demokratik değerlerden uzak ve tutucu olmakla suçlayarak marjinal gösterdi onlara karşı psikolojik üstünlük sağladılar.

SANSASYONEL BİR OLAYI KULLANIP DEMOKRASİYİ KALDIRDI REJİMİ DEĞİŞTİRDİLER

AKP üst yöneticileri yıllarca ülke yönetimini tek başlarına el geçirmenin hayalleriyle yatıp kalktılar, hile ve düzenle iktidarı almayı yeterli görmediler, radikal yönetimlerin hâkim olduğu İslam ülkelerindeki gibi asla terk etmeyecekleri bir düzen bir diktatörlük kurmanın peşine düştüler.

Demokrasi içinde bu hayallerini gerçekleştirme şansları yoktu. Her zaman olduğu gibi toplumu yaptıkları hukuk dışı işlere ikna edecek, yönetimi ele geçirdikleri halde masum ve haklı görüntüsü oluşturacak sansasyonel olaylara ihtiyaç duydular.

Ergenekon balyoz davalarında kirli eylemlere katılmış ulusalcıları önce tutuklayıp psikolojik üstünlük elde ettiler bunu onlarla ortaklık kurma fırsatı olarak kullandılar. Gizli pazarlıklarla anlaştıktan sonra suça bulaşmış ulusalcıların hamisi
kesildiler. Tutuklamaların haksız olduğu yönünde haberler yaydı ve yapılanları başkasının üzerine atıp kendilerini temize çıkarırken ulusalcıları da serbest bıraktılar.

Darbeden sonra yayın yasağı getirip, soruşturmaların sağlıklı yürümesini engelleyecek her yolu denedikleri halde dışarı sızan bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla:

Ulusalcı komutanların katılımıyla ordu içinde başkaldırı eğiliminde olan askerleri örgütlediler. Kontrolün tamamen kendi insiyatiflerinde olacağı başarısız olması önceden planlanmış bir darbe senaryosu hazırladılar. Bir grup asker darbeye kalkışacak ancak bu başarısızlıkla sonuçlanacak şekilde kurgulanacak, ardından darbe bastırılmış gibi gösterilip ülke yönetimi AKP tarafından gasp edilecek ve demokrasi dışı yönetimde ulusalcılara pay verilecekti.

Haklı gerekçelerle demokrasinin kaldırıldığına toplumun ve dünyanın inandırılması darbeden sonra yaptıkları insanlık dışı uygulamaların makul karşılanması için ölümlerin olması özellikle planlandı. Sansasyonel bir eylemi kullanıp 250 masum vatandaşın cenazesi üzerinden demokrasi isteyen kesimlere karşı psikolojik avantaj yakaladılar. OHAL ilan edip arka arkaya birkaç yıl uzatarak bu süreyi demokrasiyi ortadan kaldırma fırsatı olarak değerlendirdiler.   

SANSASYONEL BİR OLAYLA CEMAATE KARŞI PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK KURDU ŞEYTANLAŞTIRDILAR

Yaptıkları darbeyi cemaatin üzerine yıkıp ölümlerden sorumlu tutarak halk nezdinde onlara karşı nefret uyandırdı ve toplumdaki itibarını yok edip psikolojik üstünlük kurdular.

İşkence ve salıverme karşılığında imzalattıkları düzmece itiraflarla onlarca konuda iftira attı, iktidarları döneminde işledikleri tüm suçların sorumluluğunu cemaatin üzerine yıktılar.

Cemaat mensuplarını sınav sorularını çalmakla suçlayıp, tüm başarıların sahte olduğu yönünde bir algı oluşturdu cemaati vatandaşların hakkını gasp etmekle itham etti, şeytanlaştırdı, yaptıkları zulmü toplumun onaylamasına zemin hazırladılar...

Cemaati suç şebekesi gibi gösterip yaptıkları tüm yasal faaliyetleri suç kapsamına soktu, bu faaliyetlerde çalışanları, yardım edenleri, katılımcılarını tutukladı, bazılarının mallarına el koydular.

HER YERİ ELE GEÇİREN İŞ ADAMLARINI BIRAKIR MI?

İktidar partisi her yeri ele geçirme planını aşama aşama gerçekleştiriyor. Siyasi partileri dayanışma gruplarını; hile, şantaj, polis zoru ve kirli ortaklıklarla bir bir eritip yönetimde hegemonyasını kuruyor.

Ölümlü darbe olaylarını kullanıp polis asker dâhil tüm güvenlik birimlerindekileri suçlayıp tutuklayarak kurulu düzeni dağıtıyor, kadrolar üzerinde istediği gibi oynama şansı elde ediyor.

Darbeden sonra yüz binleri aşkın devlet memurunu sırf dünya görüşünden dolayı atıp, yerine devletin kritik birimlerini mülakatla partililerle dolduruyor.

AYM, Danıştay; HSYK, Yagıtay dahil tüm adalet sisteminde kadroları bahanelerle dağıtıyor, binlerce hakim ve savcıyı tutuklayıp hukuk bilgisi olmayan partililerle hukukla istediği gibi oynayacağı bir sistem kuruyor.

TİB i yasadışı dinlemelerle suçlayıp kapatarak oradaki tüm kadroları dağıtıyor onun yerine partililerden oluşmuş BTK yla ülkenin tamamını dinleyecek bir istihbarat devleti kuruyor.

Devletin tüm bilgi işlem birimlerine mülakatla yüz bini bulan sayıda partiliyi doldurarak devlet organlarının bilgisayar sistemlerinin kontrolünü eline geçiriyor.

Hileli TMSF oyunları, olmazsa polis zoru, o da olmazsa tehditle medyanın tamamını üstüne alıyor.

 İktidar her kesimi yutacak sansasyonel bir şeyler buluyor, sırası gelen yutulurken diğerleri kendine sıra gelmeyeceğini sanıyor.

Ülkede her şeyi ele geçirmek için onlarca sansasyonel olay kurgulayan bir iktidarın para gücüyle kendine muhalefet edebileceğini düşündüğü iş adamlarını rahat bırakacağını beklemek safdillik olur.

Bugünlerde sıranın iş adamlarına geldiği anlaşılıyor, hileli döviz kuru oyunlarıyla onların tüm mal varlığını eritirken, darbede olduğu gibi sorumluluğu başkasının üstüne yıkma gibi bir planın içindeler.

Dövizle borçlandırıp dışa bağımlı hale getirdiği iş dünyasının devlerini ABD ile yaşanan krizde yem olarak kullanılacağı anlaşılıyor. İş dünyasının ipini başkasına çektirip kendileri yıllardan beri depoladıkları dolarlarla Arap şeyhleri gibi ülkenin tek sahibi olmaya doğru ilerliyor.

İKTİDAR MALİ KRİZİ BAŞKASINA MI YIKMAYA ÇALIŞIYOR?

Ülkenin geleceğini düşünen sorumluluk sahibi hiçbir yönetici borç parayı lükse harcayarak refahı artırma yolunu seçemez, kazanmadığı kaynaklarla ülke gelişiyor algısı oluşturup vatandaşı kandırmaz. Ancak AKP iktidarı uzun süreden beri dışarıdan aldığı borçları kalcı gelir getirici yatırımlar yerine kalkınma görüntüsü oluşturacak alanlarda kullanıp halkı kandırmayı tercih etti.

Özellikle son 5-6 yıldan beri ekonomicilerin çoğu ülkenin adım adım mali krize doğru sürüklendiğini anlattı, iktidar partisini hatalardan dönmeye davet etti. Ancak ülkenin batması pahasına bile olsa istediği sonucu elde etmek için her türlü mafya yöntemlerini kullanmaktan kaçınmayan hırs içindeki bir yönetici grubu göz boyayarak ülkeyi esir aldı.

Son günlerde toplumu kandırmak için yeni bir sansasyonel olayın planlandığı anlaşılıyor.

AKP küçük bir krizi tırmandırıp büyütmek için elinden gelen gayreti gösteriyor, sebepsiz tutukladığı ABD vatandaşlarını salarak krizi kolayca çözmesi mümkünken onların ekonomik yaptırımlarla ülkeyi sıkıştırması için özel çaba sarf ediyor.

ABD ye gönderilen heyet bile o kadar göstermelik ki bırakın onlarla uzlaşmayı tercümanları olmadığı için sağlıklı görüşme yapılamadığı basına yansıyor. Formalite yerine gelsin diye gönderilen heyet yeni hiçbir alternatif geliştirmeden aceleyle ülkeye dönüyor ve ardından AKP yönetimi ekonomik savaş tamtamları başlatıyor.

Sanırım ilerleyen günlerde kriz oldu bazı iş adamları battı, bunda benim suçum yok ABD suçlu diyerek depoladığı dolarlarla tek kişilik ticaret filosunu kurup ülkedeki tüm ticaretin sahibi olacak.

AKP’NİN SANSASYONEL OLAYLARDAN SONRA YAPTIĞI ULUSLARARASI KİRLİ PAZARLIKLAR

İsrail’e girişi engellenen insan hakları savunucularını kullanarak bu ülkeye karşı dünyada psikolojik algı operasyonları başlattılar. Hem el altından ticari ilişkilerini sürdürdü, hem de İslam dünyası nezdinde itibar kazanmak için İsrail’e yüksek perdeden tehditler yağdırdılar.

Rus uçağını düşürüp tehditler savurarak Putin’i tahrik ettiler,  sonra suçu başkasının sırtına yıkıp özür dileyerek bu sansasyonel çirkin olayı Putin’le ilişki kurmada kullandılar. Bir yandan ABD ye kadim dostluk mesajları gönderirken, bir yandan en küçük problemde Rusya’ya yanaşıp ABD yi tehdit ettiler.

Suriye’de Esad rejim’inin muhalif gruplara uyguladığı şiddeti kullandılar, uluslar arası camiada onlara karşı psikoljik üstünlük kurduktan sonra ülkenin iç işlerine müdahele etti ülkeyi karıştırdılar. Suriye’den göç dalgasının oluşmasını sağlayıp güya göçmenlere ülkede yer ayırdılar. Ardından her anlaşmazlıkta göçmeleri AB ye göndermekle tehdit edip onlara göçmenlerin tüm masraflarını yüklediler. Bir yandan ABD ye karşı İran ve Rusya ile flört ediyorlar bir yandan onların himayesi altındaki Esad’ı devirme oyunlarının içinde yer alıyorlar.

MALİ KRİZ KASDEN Mİ ÇIKARILDI? YOKSA KRİZDEN YARARLANMA MI SEÇİLDİ?

AKP tüm yasadışı işlerini sansasyonel olayların arkasına saklanarak yapıyor, İran’a karşı ambargoda masum rolüne soyunup, insani amaçla istisna aldıktan sonra devlet bankalarını milyar dolarları bulan yasadışı işlerine alet ettiği ortaya çıkıyor.

ABD bugünlerde İran’ın yükümlülüklerini yerine getirmediğini söyleyerek yeniden ambargo kararı aldı, bundan sonra İran yasadışı iş yapmak isteyenler için fırsatlar cenneti. Muhtemelen AKP yönetimi ABD ile bağları koparıp ticareti dolar yerine yerel para üzerinden yaparak İran’la yasadışı ballı petrol satış ilişkilerine geri dönmeyi düşünüyor, İran ambargosunu çalışmadan kazanma fırsatı gibi görüyor.

Belki de, ABD ile kavgayı kasden büyütüp önümüzdeki günlerde İran’la yasadışı iş yapan Halk banka ve kendisi dâhil birçok iş adamına, bürokrata gelecek cezalardan sıyrılmanın yollarını arıyor. Putin’e yaptığı gibi önce kavga edip sonra özür dileyerek Trump’la daha yakın ilişkiler kurabileceğini sanıyor

Ülke kaynaklarını tükettiler, mafya liderleri gibi İran benzeri yolunacak yeni ülkeler arıyor, ABD yaptırımlarının olduğu ülkelerin köşeye sıkışmışlığını kullanarak onların ellerindeki kaynakları ucuz yoldan almayı, şu günlerde yaşadıkları zafiyeti suiistimal edip kendisi için bedava para kazanma fırsatına dönüştürmeyi düşünüyor.

Sansasyonel bir olayla mağduriyette ortaklık ilişkileri kurarak Cin’in büyük nüfusuyla oluşturduğu düşük işgücü maliyetini, Venezüella’nın zengin kaynaklarını daha ucuza alarak onların imkânları üzerinden uluslar arası kirli kazanç yolları arıyor.

Ya da yıllardan beri siyasal İslamcıların kendi aralarında büyük şeytan olarak gördükleri ABD’nin dünyadaki ağırlığını ortadan kaldırmak, mağdur rolü oynayıp acındırarak özellikle İslam dünyasını kendi etrafına toplayıp onları radikal ortaklıklara ikna etmeye çalışıyor.

Yaptığı yasa dışı işler karşısında ABD mahkemelerinden alacağı cezalar yüzünden dünyada kaybedeceği itibarı geri kazanmak için, dünyanın gözü önünde psikolojik algı oyunları oynuyor.

Dövizle dıştan borç almalarını sağlayıp iflas ettirdiği iş dünyasının mallarına devlet garantisi bahanesiyle el koyup kayyum atayarak ileride muhaliflere destek olabilecek tüm iş adamlarını yok etmek istiyor.

Mağdur rolünü oynayıp yakın zamanda tehdit ettiği AB ülkelerinden yeniden destek almak, onları tahrik edip ABD karşıtlığında yanına çekmek istiyor.

Batıyı ve batı değerlerini bırakıp Rusya, Çin, İran gibi demokrasiyle yönetilmeyen ülkelerdeki anlayışı topluma dayatırken toplumdan gelen reaksiyonları ortadan kaldırmayı, ben demokrasiden vazgeçmek istemiyordum ama beni ABD mecbur etti deyip suçu onlara atmayı düşünüyor.

Toplumda demokrasi talep eden kesimleri ABD karşıtlığı etrafında birleştirerek demokrasiyi kaldırma girişimlerine karşı oluşacak reaksiyonları ortadan kaldırmayı planlıyor.

AKP nin yaptıkları yapacaklarının teminatı, bakalım ABD ile girişilmiş göstermelik ekonomik savaş senaryosu gibi sansasyonel bir olay kullanılarak, ülkenin batması pahasına hangi yasadışı işler yapılacak. Mafya örgütüne dönüşmüş iktidar dünyada ne gibi yasadışı işlere bulaşacak hep birlikte izleyeceğiz.
 

Son güncelleme: 11:24 15.08.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı