• Turkhane Logo

​'ABD'li senatörlerin açıklaması muhtıra gibi'

Paraanaliz yazarı Cüneyt Akman, "Amerikalı Senatörlerin Muhtırası ve Putin-Erdoğan Zirvesi: Aslında Neler Oldu" başlıklı yazısında, ABD-Türkiye ilişkilerini ele aldı.

09:58 10 Nisan 2019 Çarşamba
​'ABD'li senatörlerin açıklaması muhtıra gibi'
Paraanaliz yazarı Cüneyt Akman, "Amerikalı Senatörlerin Muhtırası ve Putin-Erdoğan Zirvesi: Aslında Neler Oldu" başlıklı yazısında, ABD-Türkiye ilişkilerini ele aldı.

Geçtiğimiz hafta Mevlüt Çavuşoğlu ve heyeti NATO’nun 70. yıl kuruluş toplantısı için Washington’daydı. Çavuşoğlu mevkidaşı Pompeo ile de görüştü. Görüşmenin asıl sebebinin ise S-400 krizini ve bundan kaynaklanan F-35 gerilimini yumuşatmak olduğu herkesçe biliniyordu. Buna rağmen beklenenin tam tersi oldu. Kriz daha da derinleşti.

Yarın (Çarşamba) Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ekonomik reform ve istikrar tedbirlerini açıklayacak. Fakat bu tedbirlerin işe yaraması için  yabancı para girişinin artması gerekiyor. Onun için de seçimden bir hafta önceki ekonomik çalkantı sırasında batılı finans çevreleriyle Londra TL swap piyasası nedeniyle gerilen ilişkilerin düzelmesi gerekiyor. Bunun da anahtarı sadece Londra’da değil belki de daha çok Washington’da… Nitekim Berat Albayrak ve ekibi 14-16 nisan arası Washington’da olacaklar.

İşte bu iki önemli Washington seferi sırasında Türkiye Rusya’dan bir denge, bir güç, bir destek beklentisi içindeydi. Putin ile olan zirve bir anlamda batıya, “sadece size mecbur değiliz” mesajı vermek için de gerekliydi.


Bu tür mesajlar bedava olduğundan kamera önlerinde bir dereceye kadar verildi.

Fakat Türkiye’nin belki de artık kurtulmak isteyebileceği S-400 bağıyla ilgili herhangi bir esneklik elde edebildi mi? Toplantının en sıkı korunan sırrı bu.  Buna karşılık işi daha da netleştirmek ve Türkiye’yi bağlamak için olsa gerek Putin daha zirve öncesi toplantıda S-400’lerin teslim tarihinin de görüşüleceğini “ağzından kaçırdı!”

Toplantının en iddialı hedeflerinden ikisi ise iki ülke arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması ve aradaki ticaretin yerli paralarla yapılmasıydı. İşi bu kısmında somut bir şey ortada yok.

Diğer yandan medyaya sunulan iyimser bir haber de Rus Varlık Fonu’nunTürkiye’ye yatırım yapacağı haberiydi. Ne var ki Rusya’nın kendisi ciddi mali sıkıntılar içinde bulunuyor.

Türkiye’nin Rusya’dan önemli iki talebi ise  doğalgaz fiyatında indirim ve vize serbestisiydi. Vize serbestisi bilindiği gibi Suriye’de uçak düşürme krizi sonrası Rusya tarafından ortadan kaldırılmış, sonrasında, ilişkilerde düzelmeye rağmen  gere verilmemişti.

T24 sitesinde çıkan habere göre Rusya uzmanı Hakan Aksay, zirvedeki pazarlıkları Gün Olur programında yorumladı.

Habere göre iki lider arasındaki görüşmede önemli anlaşmazlıklar yaşandı.

İki ülke arasındaki sorunların, “100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefi” ve “Akkuyu santrali 2023’e yetişecek” gibi sıradan başlıkların arkasında gizlendiğini savunan Aksay, ticaretin kullanılan söylemin çok altında seyrettiğini, Akkuyu, Türk Akımı ve vize gibi konularda ise taraflar arasında anlaşmazlıklar yaşandığını vurguladı.

Önemli anlaşmazlık noktalarından biri de Suriye’deki İdlib bölgesiydi. Rusya ve Suriye buradaki El Kaide unsurlarına operasyon düzenlemek istiyor. Ancak geçtiğimiz aylarda Türkiye’nin isteğiyle bu operasyon ertelenmişti. Halen Türkiye bu konuda baskı altında. Putin’in zirvede İdlib hakkındaki durum açıklaması diplomatik iyimserlik ve nezaketin altında anlaşmazlığın sürdüğüne işaret ediyordu:

“Putin, Erdoğan’la İdlib meselesini ele aldıklarını belirterek Moskova’nın pozisyonunu şöyle açıkladı: “İdlib sorunu sancılı. Soçi’de üzerinde mutabakat sağladığımız parametreleri gerçekleştirmeyi henüz başaramadık ancak İdlib sorununun çözülebilir olduğunu düşünüyorum. Rusya ve Türkiye’nin savunma bakanları da kısa süre bir araya gelerek bu konuyu istişare etti. Ortak devriyelere başladık. Henüz denetim merkezini kurmayı başaramadık ancak bunu yapacağımızdan eminim. Barış süreci için gerekli koşulların sağlanması için İdlib sorununun mutlaka çözülmesi gerekiyor ve bunu ancak birlikte çalışarak başarabiliriz.”

Doğalgaz indirimi ve vize serbestliği gibi Türkiye talepleriyle ilgili de zirve sonrası açıklamalarda somut bir gelişme olmadığı görüldü. T24 haberinde Hasan Aksay’a atıfla olay şöyle naklediliyor:

“Dünkü basın toplantısında gazetecilerin önünde Moskova’dan gaz fiyatında indirim isteyen Erdoğan ile ona karşı çıkan Putin arasında ortaya çıkan anlaşmazlığa dikkat çeken Aksay, vize ile ilgili olarak da Rusya liderinin ‘bu mesele Suriye ile yakından ilişkilidir’ dediğini aktardı.”

Peki istenenin beklendiği kadar alınamayışı doğruysa bunun sebebi ne?

Bir sebebi belki de Rusya’nın Türkiye’nin ABD ve AB ile arasının bozuk olduğundan kendisine mecbur olduğunu düşünüyor oluşu…

Veya geçtiğimiz pazar Cüneyt Akman’ın Zamanın Ruhu programına katılan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nden Em. General ve Siyaset Bilim doktoru Haldun Solmaztürk’ün öne sürdüğü gibi İdlib’le ilgili anlaşmazlığın giderilemeyecek kadar büyük ve önemli oluşu…

T24 haberine bakılırsa Hakan Aksay’a göre belki de sebep 31 Mart seçim sonuçları:

“İdlib ve S-400 konularının büyük ölçüde kapalı kapılar arkasında kaldığını söyleyen Aksay, yerel seçimler sonrası yapılan ilk dış ziyarette, Rus tarafının milyarlık yatırımlar yaptığı Türkiye’de, Erdoğan’ın güç kaybetmesinden etkilenmiş olabileceğine işaret etti.”

Belki sebep bütün bunların tamamı…

Her ne hal ise kapalı kapılar arkasında bir sürpriz saklı değilse (ki kapı arkası saklı sürpriz bu durumda bir işe yaramaz) anlaşılan o ki Berat Albayrak Washington’a elinde Rusya kartı olmadan gidecek. Belki bu durum Albayrak’ın işine bile yarayabilir. Zira Rus kartı siyasi olarak değerli sayılabilir ama ekonomik olarak zararı yararından daha büyük de olabilir.

Nitekim bugün ABD Senatosu’nun dış ilişkiler ve savunma alanında önemli rol oynayan dört üyesi, New York Times’a yazdıkları ortak makalede, Türkiye’nin F-35 yeni nesil savaş uçağını düşürecek şekilde tasarlanan Rus yapımı S-400 hava savunma sistemini satın alması halinde, yasal düzenlemeler çerçevesinde mümkün olan her türlü yaptırım uygulanacağını yazdı. Makaledeki neredeyse ültimatomu andıran ifadeler şöyle:

“Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tercihi bu yönde olmaz ve S-400’lerin teslimatını kabul ederse, Türkiye’ye ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası kapsamında ABD hukuku çerçevesinde yaptırım uygulanacaktır.

Bu yaptırımlar Türkiye’nin ekonomisine ağır hasar vereceği gibi uluslararası piyasaları da olumsuz etkileyecek, doğrudan yabancı yatırımları kaçıracak ve Türkiye’nin havacılık ve savunma sanayine zarar verecektir.

Dahası, hiçbir F-35 uçağı Türkiye’nin topraklarına ulaşmayacaktır ve Türkiye’nin parça üretimi, tamirat ve bakım hizmeti gibi F-35 programına katılımı da durdurularak, programın üretim ve arz zincirinden Türk şirketleri çıkartılacaktır.

Bunun olması için her türlü yasal adım atmaya kararlıyız. Türkiye, F-35 programının önemli bir ortağıdır ancak yeri doldurulamaz değildir.”

Öte yandan yazıda “Böylesine tatsız bir durum olması halinde bu fırtına dinene kadar Türkiye’ye yardımcı olmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya kararlıyız” ifadesi Türkiye için konunun bir koz, ama çok dikkatli kullanılması gereken tehlikeli bir koz olarak hesaba katılabilir olduğuna işaret ediyor.

Ve son olarak dikkat edilmesi gereken bir konu daha var… İstanbul seçimlerindeki belirsizlik ve demokratik kural ve teamüllere aykırılık, Rus zirvesinde belki hafiften işe bile yaramış olabilir ama ABD’de tam tersine size karşı kullanılacak bir koz olacaktır.

Kaynak: Paraanaliz

Son güncelleme: 09:58 10.04.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı