• Turkhane Logo

"15 Temmuz senaryo, ölümler Erdoğan ve ekibinin planı mı?"

"Darbeden önce Erdoğan kendini garantiye alacağı bir seri tedbir alıyor, bu tedbirlerin tümü olayların onun da dâhil olduğu bir grup tarafından en ince ayrıntısına kadar önceden planlandığını açığa çıkarıyor."

12:43 14 Şubat 2019 Perşembe
"Darbeden önce Erdoğan kendini garantiye alacağı bir seri tedbir alıyor, bu tedbirlerin tümü olayların onun da dâhil olduğu bir grup tarafından en ince ayrıntısına kadar önceden planlandığını açığa çıkarıyor."



İsmail S. Gülümser/Aktif Haber

Her gecen gün 15 Temmuz’un iktidar tarafından planlı bir darbe olduğunu gösteren yeni deliller açığa çıkıyor. Ülkede basına uygulanan korkunç sansür ve aleyhte çıkan her habere yayın yasağı getirildiği, haberi yapanlar teröre destekle suçlanıp hemen tutuklandığı için olayların tartışılması gerçeklerin açığa çıkması engelleniyor. Bütün bunlara rağmen yurt içinde ve yurt dışında basına sızan bilgi kırıntılarında bile olayın kurgu olduğunu gösteren veriler yakalanıyor.


Gazetecilerin bir bölümü bir haftadan beri Ahmet Dönmez’in tartışmaya açtığı Savcı Serdar Coşkun’a ait tutanağı tartışıyor. Mahkemelerin daha ilk gece birden itibaren 2.700 hâkim ve savcıyı açığa alması, arkasından bir kısmını tutuklamasında kullanılan o akşam gönderilip ilk soruşturmalara dayanak teşkil eden belgenin kurgu olduğunu gösteren deliller ortaya çıkıyor.

Dönmez’in değerlendirmesine göre, savcının 15 Temmuz gecesi olayları kayıt altına almak için hazırladığı tutanak gerçekleri yansıtmıyor. Birçok açıdan yanlış bilgi içeriyor, cemaat davalarına esas teşkil eden belgenin olaylar olmadan önce yazıldığını gösteren çok sayıda veri var bu belge yaşananların kurgulanmış olabileceği konusunda önemli ipuçları içeriyor.

Yayınlanan skandal belgede;

Savcı Serdar Coşkun imzasıyla saat 1 de illere gönderilen ve gözaltına almalarda kullanılan belge birçok açıdan problemli.

Savcı Tutanakta haber kanallarından edindiği olayları kayıt altına almış gibi ifadeler kullanmış;

Saat 21 de askeri birliklerde hareket başladığını, Boğaziçi-FSM köprülerinin jandarma tarafından ulaşıma kapatıldığını belirtmiş.

-Akıncı iddianamesine göre olay 21 de değil 22.30 da gerçekleşmiş savcı olay saatini 1,30 saat erkene almış.

Savaş uçaklarının saat 21 de Ankara semalarında halkı korkutmak için alçak uçuşa başladığı aktarılmış.

-Akıncı iddianamesinde ilk uçak saat 22 de kalkış yapmış uçakların kalkış saatini de 1 saat erken göstermiş.

Uçak ve helikopterlerin kamu binalarına ateş açılmaya başlandığından,

Yeni mahalledeki MİT teşkilatının askeri birliklerce kuşatıldığı, MİT de çatışmaların yaşandığından bahsediyor.

-O gece MİT binası askeri birliklerce hiç kuşatılmamış, hiç çatışma olmamış, sadece üç helikopterden ateş açılmış, hafif silahla karşılık verilmiş, savcı olmamış olayları olmuş gibi aktarmış.

TSK zırhlı birliklerinin Ankara’da kritik kamu binalarını silahlarla kuşattığı, görevlilere ateş açıldığı ölümlerin olduğu,

Gölbaşındaki özel kuvvetler komutanlığının bombalandığını kayıt altına almış.

-Özel kuvvetler komutanlığı hiç bombalanmamış polis özel harekât merkezi bombalanmış olayları yanlış kaydetmiş.

Emniyet istihbarat daire başkanlığının hava saldırısına uğradığını bildirmiş.

-Bu daireye hiç bomba atılmamış, sadece Ankara emniyetine saldırı olmuş, olmayan bir olayı var gibi göstermiş.

Ankara emniyeti zırhlı birliklerin kuşatıp içeriye girdiği, uçakların alçak uçuş yapıp bombaladığına yer vermiş.

-Ankara emniyeti zırhlı birlikler kuşatmamış, hiçbir askeri birlik Ankara emniyetine girmemiş, sadece 12.56 atılan bombadan 2 şehit 39 yaralı var. Savcı olmamış olayları olmuş gibi tutanak tutmuş.

Külliyenin kuşatıldığı, Cumhurbaşk. Genel sekreteri-bazı görevlilerin askerlerce alınıp götürüldüğünden bahsetmiş.

-Külliye kuşatılmamış, bombalanmamış, yakındaki kavşak tutanaktan 5 saat sonra bombalanmış, sarayı teslim almak için 10 u er 13 kişi gönderilmiş Savcı olmamış olayları varmış gibi kaydetmiş.

TRT ye el koyan birliklerin yayını durdurduğu, TSK nin yönetime el koyduğunu açıkladıkları,

Aynı şekilde bazı özel tv kanalların askerlerce kuşatılıp ele geçirildiğinden bahsetmiş.

-Savcı saat 3.10 daki CNN Türk ve Doğan medya centerin basılmasını 2 saat önce kaydetmiş üstelik baskında zırhlı birlik yok 3 yüzbaşı 11 er var.

Genelkurmay başkanlığında çatışma çıktığı, bir kısım askeri personelin rehin tutulduğu,

TBMM’nin bombalandığı, ölümlerin meydana geldiği, uçakların bombalamaya katıldığını belirtmiş.

-Meclis 2.35 de bombalanmadan 1.5 saat önce bombalanma haberi tutanağa yazılmış, hiç olmayan ölümler varmış gibi kaydedilmiş.

TSK içindeki cuntanın darbe yaptığı duyulunca halkın meydanlara çıktığı darbeyi sivil insiyatifin önlemeye çalıştığı,

Savaş uçaklarının halkın toplandığı yerlerde ses bombası patlatıp kalabalıkları dağıtmaya çalıştığına yer vermiş.

-O gece hiç ses bombası kullanmamış, alçak uçuş ve hızdan dolayı oluşan sonik patlama, ses bombası gibi hissedilmiş.

Genelkurmay sitesinden yapılan 3 sayfalık basın açıklamasında darbe gerekçesinin kamuoyuna duyurulduğu,

Yurtta sulh konseyi imzasıyla C Turan-M Partigöç tarafından tüm bakanlıklara gizli dereceli mesaj gönderildiği,

Her ile sıkıyönetim komutanı atandığı, sıkıyönetim mahkemeleri için askeri hâkim ve savcı görevlendirdiği,

Genelkurmay, kuvvet komutanlıkları ve çeşitli askeri makamlara yapılan atamaların duyurulduğunu söylemiş

-Kuvvet komutanlıklarına atama olmadığı gibi bu konuda hiçbir duyuru da yapılmıyor olmamış olaylar senarize edilmiş.

Olaylarda çok sayıda asker polis ve sivilin öldüğünü, diğer illerde de uçak ve helikopter saldırılarının olduğunu,

Askeri birimlerde görev yapan F. Gülen bağlılarının mevcut hükümeti yıkmak üzere darbe yaptığı anlaşıldığından

Re’sen tutanak tutulup olayların soruşturulmasının başlatılmasına.. denilmiş ve 16.7.2016 saat 01.00 imzalanmış.

-Saat 1’de savcının Siyasiler gibi davranıp hiçbir delile ulaşmadan F Gülen bağlılarının darbe yaptığını kayıt altına alması, Gülen’i fail ilan eden bir tutanak tutması bağlıları hakkında o saatten itibaren re’sen tutuklama istemesi, metnin hukuki bir metin olmadığını, hukukçular tarafından böyle bir metnin hazırlanamayacağını, tutanağın siyasi hedeflere hizmet etmek için siyasilerce önceden hazırlanmış bir senaryonun parçası olduğunu gösteriyor.

BELGE SAVCIYA OLAYLAR OLMADAN ÖNCE İMZALATILMIŞ OLABİLİR

Dönmez’in anlattıklarından hareketle;

-Bu haliyle belge ölümlü olayların önceden planlandığına delil niteliği taşıyor,

-Hukuk tarihinde bir ilk yaşanıyor Savcı hiç olmamış olayları olmuş gibi tutanağa kaydetmiş,

-Belge başka ölümlü olayların da planlandığı ama gerçekleştirilemediğinin de delili,

-Belgede bir hukukçunun asla yapmayacağı hatalar belgenin savcı tarafından hazırlanmadığına işaret ediyor,

-Belge ölümlü olayları planlayanlar tarafından hazırlanıp olmadan önce savcıya imzalatıldığı izlenimi veriyor,

-Tutanakta yer alan bütün vakalar ya zaman ya olay olduğundan faklı şekilde kayda geçirilmiş, yanlışlarla dolu,

-Tutanak maddi olay-delillerin kayıt altına alındığı doğruların yer aldığı belge olmadan çok hayal ürünü senaryo gibi,   

-Savcı yaptığı açıklamada tutanağın sadece başlangıç saatini yazdığını bitişi yazmadığını söyleyip kendini savunuyor,

-Savcı kendi ağzından gece boyunca tutanağı göndermediğini sabah saat 7 de tamamladığını ifade etmiş oluyor,

-Bu açıklama gece boyunca yapılan tutuklamaların savcı talimatı olmadan siyasiler tarafından planlandığı tutuklamaların dayanaksız olduğunu ikrar anlamına geliyor.

-O geceden sonra olayları soruşturabilecek hâkim ve savcıların tutuklanmasının özellikle olayları saklamak için planlandığı anlaşılıyor

-İstihbaratın gözaltı listelerini çok önceden hazırlayıp gönderdiği, darbenin istihbaratın bilgisi dâhilinde yürütüldüğünü açıklıyor.

-Savcının tutanağı sabah tamamladığını iddia etmesi ise skandalı daha da büyütüyor, artık olaylar netleştikten sonra hiç hatasız teslim edilmesi gereken tutanağın bu kadar hatalarla dolu olması kendisini yalanlıyor. Savcının bütün TV kanallarında verilen bazı olaylardan tutanakta hiç bahsetmemesi ise metni kendinin hazırlamadığının en önemli delillerinden biri.   

BELGE O GECE YAPILACAK TUTUKLAMALARDA KULLANILMAK ÜZERE ÖNCEDEN HAZIRLANMIŞ GİBİ

Dönmez yazısında, bu belge tek başına darbenin tümünü açıklamasa bile olayların kurgu olduğuyla ilgili çok sayıda veri içeriyor. Buna daha önce yazılmış konuları üst düzey asker ve yetkililerin çelişkili açıklamaları, yargıdan kaçmaya çalışmaları, ifade vermekten uzak durmaları ve sonrasında ülkenin savrulduğu yeri de eklerseniz olayların istihbaratla birlikte kurgulandığı konusu daha çok ağırlık kazanıyor.

Mevcut durumun kayıt altına alınması kaybolmaması için doğru bilgilerin yer alması gereken tutanakta çok sayıda hatalar var. Bu tutanak ve HSYK başkan vekili Mehmet Yılmaz’ın o gece saat 1 de 2.740 hâkim savcının görevine son verdik şeklindeki açıklaması, gece saat 4 ten itibaren hâkim ve savcıların evlerinden toplanması, belgenin tutuklamalara dayanak olmak amacıyla 1 den önceden hazırlandığını, ona göre emirlerin çıkarıldığını hataların kaynağının olaylar olmadan önce kayıt altına alınması olduğunu gösteriyor.

Darbe kurgusunu yapanların planlamalarının en önemli ayağını olan mahkemeleri diledikleri gibi yönlendirmek, cemaat darbesi görüntüsünü korumak, aleyhte çıkacak delilleri istedikleri gibi bastırmak için öncelikle cemaatle ilintili olan tüm hâkim ve savcıları tespit edip tutuklama planı yapmışlar, muhtemelen bu amaçla savcıya bu belgeyi hazırlayıp imzalatmışlar.

BELGE HUKUKUN RAFA KALDIRILACAĞINDAN EMİN BİRİLERİ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞ

Dönmez, belgeyi savcının hazırladığından emin değilim diyerek şüphe ifade etse de aslında bir hukukçunun asla yapmayacağı hatalarla dolu bu belgenin darbeyi planlayanlar tarafından hazırlandığı, olayların nasıl devam edeceğini beklemeden devreye sokulduğu anlaşılıyor.

Belgeyi hazırlayanlar birkaç saat sonra ülke OHAL ilan edileceğinden, birçok kişinin tutuklanıp işkence ile istediklerini imzalatacaklarından, hukukun ortadan kaldırılıp darbe hukukun devreye sokulacağından emin görünüyor.

Planlarından o kadar eminler ki, olayların bitmesini beklemeden belgeyi işleme sokmuşlar kimsenin belgeyi sorgulamaya cesaret edemeyeceğini düşündükleri için o gece boyunca yaptıkları tüm tutuklamalarda bu belgeyi kullanmışlar. Daha sonra ortaya çıkması muhtemel bu ve benzeri senaryolarıyla suçlanmaktan kurtulmak için de OHAL den yaralanıp tek adam rejimini kuruyorlar.

BELGEDEKİ GENELKURMAY BASKININ SENARYO OLDUĞUNU GÖSTEREN BİRKAÇ VERİ

Ülkede onca sansür ortamına rağmen elimizde savcının belgesindeki Genelkurmay baskının Erdoğan Fidan Akar ve Aksakallı ekibince planlandığını gösteren çok veri var.

-Darbeden 5 ay önceden başlamak suretiyle ülkede hiç istenmeyen olaylar yaşanıyor 3 kez arka arkaya ölümlü patlama oluyor ve askerler terör tırmanıyor şehir merkezlerine kadar iniyor görüntüsü veriliyor.

-En son 29 kişinin öldüğü Genelkurmay önünde Merinos sokaktaki patlama ile askerlerde Genelkurmay tehdit altında kanaati oluşturuluyor.

-2010 da kaldırılmış olan askerlerin terör olaylarına müdahalesine imkân veren protokol darbeden 2 gün önce 13 Temmuz günü yeniden hayata geçirildiği belgeleniyor.

-Darbede Genelkurmayı bastığı iddia edilen Albay Fırat Alakuş, Albay Murat Korkmaz ve Yarbay Halit Kazancı’nın da olduğu askerlerin 11 Temmuz günü ÖKK Aksakallı tarafından tatbikat emriyle görevlendirildiği ortaya çıkıyor.

Askeri şehir merkezlerinde terör olduğuna ikna edebilmek ve kolaylıkla istedikleri askeri unsurları terörü önleme bahanesiyle kışladan çıkarabilmek için ölümlü patlama olaylarının ancak MİT tarafından organize edilmesi mümkün. Fidan’ın en az 5 ay önceden beri ölümlü olayları koordinesini üstlendiği anlaşılıyor. Olaylardan sonra hemen yayın yasağı getirilip hadisenin kapatılması da bu işin eli her yere uzanan bir ekip tarafından planlandığını gösteriyor.

SENARYODA ERDOĞAN’IN ROLÜNÜ GÖSTEREN BAZI KANITLAR

Darbeden önce Erdoğan kendini garantiye alacağı bir seri tedbir alıyor, bu tedbirlerin tümü olayların onun da dâhil olduğu bir grup tarafından en ince ayrıntısına kadar önceden planlandığını açığa çıkarıyor.

Erdoğan;

-9 Temmuzdan itibaren ortalıktan kayboluyor,

-Hangi otele gideceği saklanıyor, otele en yakın havaalanı varken uzak bir havaalanı yoluyla gidiliyor,

-11 Temmuz günü Erdoğan’ın kaldığı otelin bulunduğu koydaki yatlar uzaklaştırılıyor,

-İlk kez Erdoğan torununa kuran öğretme bahanesiyle Cuma namazına çıkmıyor,

-Otelden ayrılması gerekir düşüncesiyle 4 farklı yerde onun için kalkışa hazır uçaklar bekletiliyor,

-Fidan Genelkurmaydan ayrılınca Erdoğan’ın güvende olup olmadığını bir kez daha soruyor ve darbe startı veriliyor,

-Hedefin Erdoğan olduğuna inandırmak için onu otelden almak üzere göstermelik bir ekip görevlendiriliyor,

-Sönmezateş yönetimindeki ekibin Erdoğan’a ulaşmasını engellemek için her türlü tedbir alınıyor,

-ÖKK dan gelen talimatla ekip Erdoğan Dalaman’dan ayrılıncaya kadar 4 saate yakın İzmir’de bekletiliyor,

-Ekibe otelin adresi verilmiyor, helikopterlerinin yakıt alması engelleniyor,

-Ekibinin ölümlü olaylara karıştığını göstermek için onlardan önce bölgeye sır bir ekip gönderiliyor,

-Polislerin ölümüne yol açan bu ekibin kim olduğu ve olayın nasıl hangi saatte olduğu karartılıyor,

-Ölümlerden Sönmezateş ekibini sorumlu tutmak için tutanaklarda ölüm saatleri ve şekli değiştiriliyor.

Erdoğan’ın güvenliği sağlama alındıktan sonra darbe startı verildiği, ancak onun darbecilerin elinden son anda kurtulduğu yönünde görüntü oluşturmak için polislerin gizli bir ekip tarafından öldürüldüğü ortaya çıkıyor.

Yukarıdaki darbe tutanağına imza atan Serdar Coşkun’un Yargıtay üyesi yapılarak ödüllendirilmesi Erdoğan’ın senaryonun her ayağını bildiği ve onay verdiği anlamına geliyor. Üstelik skandal tutanağa imza atan savcı darbeden 2 gün önce hazırlayıp sunduğu cemaat soruşturma dosyasına “cemaatin darbe yaptığını” yazdığı ortaya çıkıyor. Yani darbe senaryosu Coşkun’unda aralarında olduğu bir grup siyasi ve bürokrat tarafından önceden kayıt altına alınıyor.

Askerlerin terör olaylarına müdahalesine imkân veren 2010 da kaldırılmış bir protokolü darbeden 2 gün önce 13 Temmuz günü yeniden yürürlüğe girmesini sağlayan Erdoğan, ÖKK nın darbede kolayca kullanılması için gerekli düzenlemeyi yaparak senaryoda etkin rol alıyor. Genelkurmay ayağı dâhil senaryonun birçok bölümü Erdoğan’ın onay verdiği bu protokol sayesinde hayata geçiriliyor.

Askerleri terör tırmanıyor bahanesiyle ikna edip terör olaylarına müdahale amacıyla sokağa çıktıklarına inandırmak için, yapılan kanlı bombalama olayları da ancak Erdoğan talimatıyla Fidan tarafından koordine edilebilir, yani ekibin sadece darbedeki ölümlerden değil ondan önceki ölümlerden de sorumlu olabileceği anlaşılıyor.

OLAYLARDA AKAR-FİDAN-AKSAKALLI’NIN ROLÜ

Genelkurmayı basıp komutanları Akıncı üssüne götüren ekibin o gün ÖKK olan Aksakallı tarafından görevlendirildiği mahkeme tutanaklarına geçti, Aksakallı ile Fidan’ın 14 Temmuz gecesi geç saatlere kadar birlikte olması olayları birlikte koordine ettiklerini ve bir süreden beri birlikte çalıştıklarını gösteren birçok delil içeriyor.

-Normalde 15 Temmuz günü yapılması gereken ÖKK mezuniyet töreni 14 Temmuz’a alınıyor.

-Tarihte ilk kez Genelkurmay başkanı ve MİT müsteşarı birlikte törene katılıyor.

-Törende Fidan ve Akar ayrı bir köşeye çekiliyor 23.30 a kadar 3,5 saat baş başa görüşüyor.

-Tören’in asıl sahibi Yaşar Güler Akar’dan önce oradan ayrılıyor.

-Fidan, Akar ayrıldıktan sonra 1,5 saat daha Aksakallı ile özel görüşme yapıyor.

-Bununla kalınmıyor, ertesi gün Genelkurmayda Aksakallı’nın da katıldığı saatlerce süren bir toplantı yapılıyor.

-Fidan darbenin olduğu 15 Temmuz günü akşam saat 6 da bu toplantıya katılarak 8.20 ye kadar 2,5 saat askerlerle birlikte planlamalarda yer aldığı anlaşılıyor.

-Darbe senaryosunun son rötuşları o gün Fidan’ın da katıldığı Genelkurmaydaki toplantıda yapılıyor.   

Fidan Genelkurmay’dan ayrıldıktan sonra Yaşar Güler sıkıyönetim direktiflerini içeren CD yi Mehmet Akkurt’a vermesiyle darbe senaryosu başlatılıyor. Yani kararlaştırılan senaryolar Fidan Genelkurmaydan ayrıldıktan hemen sonra başlatılıyor.

GENELKURMAYDAKİ OLAYLARI GÜLER ve AKSAKALLI KOORDİNE EDİYOR

Genelkurmaya giden askerleri tatbikat var diyerek görevlendirenin Aksakallı olduğunu biliyoruz.

Cemil Turan ve Mehmet Partıgöç imzalı Yurtta Sulh konseyi sıkıyönetim direktiflerinin talimatı ise Yaşar Güler’den.

-Darbe görüntüsü oluşturacak birimlerin harekete geçmesi için gerekli emirler Genelkurmaydan gönderiliyor.

-Bu yolla istedikleri askerleri amirlerinin talimatına uymaya mecbur ediyor, istedikleri birimi harekete geçiriyorlar.

-Kendi kontrolleri altında bir kalkışma ile sadece sınırlı ölçüde askeri unsuru kışladan çıkarıp olaylara karıştırıyorlar.

-Askerlere Genelkurmaydaki amirleri tarafında tuzak kuruluyor, emirleri yerine getiren askerler darbe ile suçlanıyor   

-Cemil Turan Genelkurmaydan çekilen sıkıyönetim direktifleri emrinin Yaşar Güler’den geldiğini aktarıyor.

-Ancak onun bu sözlerini bugün doğrulatma şansımız yok çünkü emirleri Güler’den alan Cemil Turan’a ve Mehmet Partıgöç’e getirip onaylatan Mehmet Akkurt artık yaşamıyor.

-Direktifleri Güler’in verdiğini bilen tek kişi Mehmet Akkurt Genelkurmaydaki olaylarda hayatını kaybediyor.

-Aksakallı o gün ÖKK dakilere bazılarının öldürülmesi talimatı veriyor bunlardan biri de Akkurt.

-Anlatılana göre Akkurt,  Yaşar Güler’i Genelkurmaydan çıkarmaya çalışırken nizamiyedeki çatışmada öldürülüyor.

Cemil Turan’ın Genelkurmay ikinci başkanı Yaşar Güler’in emri olduğunu söylediği CD deki 5 adet sıkıyönetim direktifinin getiren Akkurt, Aksakallı Talimatıyla infaz edildiği için Yurtta Sulh Konseyinin emirlerini kimin verdiğini öğrenmemiz mümkün olmuyor ve ölümün arbede sonrası olduğuna inanmamız bekleniyor.

AKSAKALLI’NIN KOORDİNE ETTİĞİ BİLİNEN BAZI OLAYLAR

Nermin Terzi darbeden birkaç gün önce eşinin telefonundan bir mesaj geldiğini aktarıyor.

-Mesajda “Aksakalı’nın eşine babamın hasta olduğunu Ankara’ya gelmem için eşine rica etmesini söyle, sonra da bu mesajı sil” yazıyor, Nermin Terzi eşinin Ankara’ya gelmek için kendinden yardım istemesine bir anlam veremiyor.

-Terzi’nin eşi gizemli mesajı kontrol etmek için “babasının hastalığı için rica ettiğini” söyleyince onun “babam hasta mı?” diye sorduğunu görüyor ve mesajın eşinin bilgisi dışında çekildiğini anlıyor.

-Bu yolla Terzi’yi Ankara’ya çekemeyen Aksakallı bu kez onu ÖKK komutanı olarak yaşananlar üzerine yıkmak için Ankara ya çağırıyor.

-Aksakallı Genelkurmaydaki toplantıdan sonra gittiği düğünden görüntü verip, mazeret uydurarak erken ayrılıyor.

-Fatih Yarımbaş Aksakallıyı düğünden alıp korumak üzere ÖKK yazılı emriyle Ankara’ya çağrılıyor.

-Düğünden erken ayrılan Aksakallı kendini koruyacak ekip ile yolda karşılaşıyor, onlara tekme atıp uzaklaşıyor.

-Komutanlarının yaptığına anlam veremeyen ekip daha sonra komutanlarınca kaçırmaya çalışmakla suçlanıyor.

-Darbecilerin elinden kurtulduğu senaryosundan sonra Aksakallı gözden uzak bir yerden olayları yönetiyor

-Etimesgut askeri üs komutanı Albay Ümit Tatan’ı arayıp Diyarbakır’a git Semih Terzi’yi al gel talimatı veriyor.

-Tatan “hava sahası kapalı” deyince “ben izin aldım git al gel” diye emri tekrarlıyor.

-Uçuşa yasak olmasına rağmen Terzi’nin gelişi için özel izin çıkarılıyor ve Ankara’ya getirtiliyor.

-Özel kuvvetleri arayıp Semih Terzi gelecek onu içeri alın diyor, içeri girişini garantiye alıyor.

-Daha sonra Ömer Halisdemir’i 8 kez arayarak Terzi’nin hain olduğunu öldürülmesi gerektiğine ikna ediyor.

-Terzi’nin özel kuvvetlerde giriş sırasında öldürülüp ÖKK nın karıştığı tüm olayları onun üzerine yıkma planlanıyor   

-Talimat gereği ağaçların arkasına saklanan Halisdemir,  Terzi ÖKK ya girerken arkadan ateş ederek öldürüyor.

-Arbede de yaralanan Halisdemir hastaneye kaldırılması gerekirken Erol Atmaca  da onu orada infaz ediyor.

-Aksakalı infaz talimatını yerine getiren Atmaca’yı aferin diyerek olayın arkasında olduğunu gösteriyor.

ÖKK aracılığıyla işlenmiş birçok cinayet hiç görevi başına oturmamış Terzi’nin üzerine yıkılarak o gece birçok kişinin ölüm emirlerini verdiği bilinen Aksakallı sorgulanamıyor.

AHMET NESİN BU GÜLEN’İN DEĞİL ERDOĞAN’IN DARBESİ DEMİŞTİ

Ahmet Nesin Yazısında darbenin Gülen tarafından yapılmasının imkânsız olduğunu basit bir akıl yürütme ile anlattığı yazısında;

4-5 yıl sonra Gülen’i sevenlerin tüm devlet kademelerinde ciddi ağırlığının olacağını dolayısıyla normal yolla bürokraside istediği sonucu alabilecek birinin darbe gibi netameli bir işe girişmesinin hiçbir anlamının olmadığını ifade ediyor.

Bugüne kadar tüm faaliyetlerini yasal yöntemler üzerine kurgulamış bir grubun darbeye kalkışmasının hem Türkiye’deki hem de dünyadaki faaliyetlerine kendi eliyle zarar vermek anlamına geleceğini belirttikten sonra, Gülen’in darbeye ne ihtiyacının olduğunu ne de onun yöntemine uygun olduğuna vurgu yapıyor.

Ancak Erdoğan’ın darbeye ihtiyacının olduğunu, kendisi ve bakanlar hakkındaki yolsuzluk dosyalarının onu köşeye sıkıştırdığını, HDP nin yükselişine engel olamadığı için seçim kaybetme korkusu yaşadığını, muhtemel bir yenilgide yargıdan kendini kurtaramayacağını bildiği için onun darbenin dışında bir alternatifinin olmadığına yer veriyor.

Nesin darbenin Erdoğan ve ekibince planlanmış senaryo olduğunu gösteren birçok delil sayıyor, bunlardan en önemlilerinden biri meclisin bombalanması. Savcı Serdar Coşkun bombalamada ölümlerin olduğunu yazdığı tutanak bombalama işinin bir senaryo olduğunu gösteren en önemli resmi delilerden biri. Nesin uçaktan atılan bombayla meclisteki tahribatın izah edilemeyeceğini örnekleriyle anlattığı yazısında aslında meclis bombalanmadığını ancak bombalanmış gibi gösterildiğini net olarak ifade ediyor

Ülkede muhalif tüm sesler kesildiği için sadece yurt dışından yazabilen Nesin gibiler darbenin Erdoğan’ın kendi planı olduğunu net verilerle anlatıyorlar.

Yazıyı eski özel harpçi Sabri Yirmibeşoğlu’nun bir ifadesiyle bitirelim.

“İstanbul’da 35 bin polis görev yapıyor, köprüyü kesen küçük bir asker grup için niçin silahlı kendini korumasını bilen polisler değil de halk gönderiliyor. Erdoğan’ın senaryoyu gerçek gibi göstermek için ölümlere ihtiyacı var köprüde özellikle kargaşa çıkarılıp 34 kişinin ölmesi sağlanıyor.”

Son güncelleme: 12:43 14.02.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı