• Turkhane Logo

KHK’lı Betül Güneş: Korkmayın, daha ne olabilir, en fazla ölürüz!

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden ihraç edilen akademisyen Betül Güneş: “Bu çukurdan ancak cesaretle çıkabiliriz. Korkmayın. Zaten bize dava açılmış. Bir çoğumuz içeri girip çıkmışız. Daha ne olabilir. En fazla ölürüz.”

22:09 15 Ekim 2019 Salı
KHK’lı Betül Güneş: Korkmayın, daha ne olabilir, en fazla ölürüz!
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden ihraç edilen akademisyen Betül Güneş: “Bu çukurdan ancak cesaretle çıkabiliriz. Korkmayın. Zaten bize dava açılmış. Bir çoğumuz içeri girip çıkmışız. Daha ne olabilir. En fazla ölürüz.”





Bankasya’da hesabı olduğu gerekçesiyle önce açığa alınan sonra da ihraç edilen akademisyen Betül Güneş, 15 Temmuz’dan bugüne yaşadıklarını anlattı. 4,5 aylık hamileyken gözaltına alınan ve 3 gün gözaltında kalan Güneş, “O süreci hatırlamak dahi istemiyorum. Allah yasaklamamış olsaydı kesinlikle intihar ederdim.” dedi.


Açığa alındığını gün hamile olduğunu da öğrenen Güneş, “4 yıldır zaten farklı nedenlerden dolayı hamileliği ertelerken tam böyle bir süreçte hamile kaldığımı öğrendim. Tabi bu benim için çok büyük bir yıkım oldu. 8 ay açıkta kaldım. Doğumumdan tam bir ay önce de ihraç edildim.” diye konuştu.

Bu süreçte hiçbir arkadaşıyla, komşusuyla görüşmediğini, herkesin iletişimi kopardığını anlatan Güneş, “Ben yine şanslıydım, ailem yanımdaydı, birçok insanın anne babası dahi yüz çevirmişti. Ama beni kendimden de daha çok yaralayan Gökhan Açıkkollu ve onun gibi insanların yaşadıkları oldu. Hamileliğim 9 ay boyunca ağlamakla geçti. Her an bu araba acaba polis arabası mı diye bekliyorduk. Çünkü alacaklar biliyoruz, bundan kaçış yok.” ifadelerimi kullandı.

KESİNLİKLE İNTİHAR EDERDİM

“Benim ilk görev yerim Erzincan. Gözaltına alınınca oraya götürüleceğimi ama oradan beni ekip almaya gelene kadar Ankara’da kalacağımı öğrendim. Normalde hamile bir kadının dışarıdan yemek alma hakkı vardı, ‘terörist’ dahi olsa, bu vardır. Ama hiçbir şekilde bana böyle bir hak tanınmadı.” diyen Güneş şöyle devam etti:

“Zaten oradaki yiyecekleri yiyecek durumda da değildim, çok kötüydü. Beni bırakmayacaklar, doğumu hapishanede yapacağım diye düşünmeye başlamıştım. Üç günüm ağlayarak geçti. Hiçbir şey yoktu artık gözümde. Allah intiharı yasaklamamış olsaydı kesinlikle intihar ederdim. O süreci hatırlamak dahi istemiyorum. Çünkü kendinizden geçiyorsunuz ama evladınızın ne suçu var.”

Mahkemeye çıkarıldıktan sonra yurt dışı yasağıyla serbest bırakıldığını ifade eden Güneş, böyle bir süreçte bunun bile ne büyük bir şans olduğunu anlattı: “Doğumdan bir gün sonra ya da o gün hastane kapısında polislerin beklediğini, kadınların kelepçe ile doğuma girdiklerini okuyordum. Bu psikolojiyle bunları yaşayınca çok daha farklı oluyor. Bunlar yaşamamış olsanız zaten böyle şeyler hayal dünyanızda olmaz. Ben emniyetin kapısından geçmemiş insanım, pasaport almak dışında. Gözaltına alınmak vs, bunlar o kadar uzak şeyler ki…”

Doğumdan bir hafta sonra ağır ceza mahkemesinde hakkına dava açıldığını öğrenince Güneş’in yaşadığı travmalara bir yenisi daha eklenmiş: “Çünkü kucağımda 5 günlük küçücük bebeğimle beni tutuklayabilirlerdi. Zaten etrafındaki herkes tutuklanmış, kimi ölmüş oralarda, zaten işin de bir önemi yok ama 5 günlük bebeğin var. Giriyorsunuz, ne zaman çıkacağınız belli değil.”

Devam eden davasından dolayı 2 yıl 1 ay ceza alacağını düşünene Güneş, evladı artık 2 yaşına geldiğini için seviniyor: “En azından anne sütü almıyor, ayrılsak bile en azından bir şekilde kendini idare edebiliyor diye bununla mutlu oluyorum.”

28 ŞUBAT’I DA YAŞADIM

KHK TV’ye konuşan Betül Güneş 28 Şubat döneminden de nasibini almış bir akademisyen. O günleri şöyle aktarıyor:

“Benim gibi başka KHK’lılar da var, 28 Şubat sürecini yaşayan. Ben İmam Hatip Lisesi son sınıftayken öyle bir sistem getirdiler ki -sadece ailem beni gönderdiği için gitmiştim o liseye, benim hiçbir iradem yok ve aslında ben gitmek istememiştim- imam hatip mezunu bir insan din kültürü öğretmenliği ve ilahiyat dışında hiçbir şey okuyamaz. Ben elimden geleni yaptım, Türkiye’de ilk bine girdim ve Ankara Üniversitesi’nin Din Kültürü Öğretmenliği Bölümünü kazandım. Ama başörtülü okumamızı yine engellediler. Marmara ve Bursa ilahiyatta öğrenciler okuyabiliyorken biz Ankara’da okuyamadık. Bunu bize yapan da Ankara İlahiyat’taki hocalarımızdı. Başka bölümler hadi neyse de ilahiyat öğrencisinin başörtüsünü yasaklayamazsınız ve hiçbir hoca arkamızda durmadı.”

Güneş son olarak KHK ile işinden olanlara seslendi: “Bu çukurdan ancak cesaretle çıkabiliriz. Korkmayın. Zaten bize dava açılmış. Bir çoğumuz içeri girip çıkmışız. Daha ne olabilir. En fazla ölürüz.”

Son güncelleme: 22:09 15.10.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı