• Turkhane Logo

Hulusi Akar ve Yaşar Güler tutukluların huzurunda mahkemede ifade vermedi

Şaibeli 15 Temmuz Darbe Girişimi'ne ilişkin şüpheli hareketleri bulunan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in mahkemeye verdikleri ifade esnasında tutuklu askerlerin bulunmadığı ortaya çıktı.

14:30 12 Nisan 2018 Perşembe
Hulusi Akar ve Yaşar Güler tutukluların huzurunda mahkemede ifade vermedi
Şaibeli 15 Temmuz Darbe Girişimi'ne ilişkin şüpheli hareketleri bulunan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in mahkemeye verdikleri ifade esnasında tutuklu askerlerin bulunmadığı ortaya çıktı.

Gazeteci-Yazar Ece Sevim Öztürk, şaibeli 15 Temmuz Darbe Girişimine ilişkin cevapsız kalan pek çok sorunun Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Gülerin tutuklulardan kimsenin bulunmadığı bir ortamda ifade verdiklerini kaydetti. 

Öztürk, Genelkurmay ve TSKnın şüpheli darbe girişimine ilişkin planlayıcıların ve icracıların ortaya çıkması noktasında kaçamak hareketlerde bulunduklarını belirtti. Öztürk, Tuğgeneral Erhan Cahanın Hulusi Akar ve Yaşar Gülerle Aynı duruşmada olsanız hangi soruları sorardınız? sorularını yöneltti. 

Öztürkün Cahadan aldığı yanıtlar şu şekilde;


Darbe teşebbüsünün planlayıcılarının ve icracıların ortaya çıkması noktasında tatmin edici açıklamalar yapmaktan çekilen TSKnın en tepesindeki bu iki isim eğer kendilerine yöneltilecek sorulardan kaçmasalardı davalarda yargılanan sanık askerler kendilerine hangi soruları sorardı acaba?

Bu doğrultuda, özellikle her darbenin en önemli mesnet noktası olan Kara Kuvvetlerini çok önemsediğimden, Sincan Cezaevinde tutuklu bulunan Tuğgeneral Erhan Cahaya Duruşmada olabilseniz ne sorardınız diye sordum.

Daha önce savunmasını yaparken Org. Hulusi Akarı tek bir emirle bu rezil kalkışmayı durdurması mümkünken yapmadınız diyerek itham eden Tuğg. Erhan Caha, soruma sadece Hulusi Akar ve Yaşar Güler özelinde değil, pek özellikle kendi bölgesini ilgilendiren konularda, cevaplanabilseydi davayı aydınlatabilecek ciddi sorularla mektubuma yanıt verdi.

/

Araştırmacı gazeteci Ece Sevim Öztürk olarak, -yargılamalara da yardımcı olmak adına- soruların ve cevapların muhatabı olan ilgili askerlerin bu sorulara yazılı veya sözlü olarak yanıt vermelerini umut ederek, gerçeğe ulaşmamız noktasında yardımcı olmalarını bekliyorum.

Kendisinin el yazısıyla hazırladığı soruları dijital ortama aktardım. İşte Erhan Cahanın sormak isteyip de soramadığı o sorular:

HULUSİ AKAR

1- 19.07.2016 tarihli ifadenizde, MİT’ten gelen bir bilgi kapsamında, KKK ve II. Başkan ile acilen alınacak tedbirleri tartıştığınızı, bu bilginin daha büyük bir planın parçası olabileceğini değerlendirdiğinizi, bu nedenle tüm Türkiye hava sahasında bulunan askeri uçak ve helikopterlerin üslerine dönmeleri ve yeni kalkışlara da engel olunması yönünde SKKHM (Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi) vasıtasıyla emrinizi ilgili tüm komutanlara verdiğinizi belirtmişsiniz.  Emrinizin ilgili komutanlara ulaşıp ulaşmadığını teyit ettiniz mi? Zira sizi tanıdığım kadarıyla risk almayan bir yapınız olduğunu, krtik hiçbir evraka paraf dahi atmadığınızı biliyorum.

/

Neden büyük bir planın parçası olabileceğini değerlendirdiğiniz bir konuda tedbir almak maksadıyla, direkt ilgili komutanları arayarak emir vermediniz? Korg. Metin Gürak’a telefon edip bizzat, kendine bağlı olmayan Zırhlı Birliklerde tedbir almasını istemişsiniz.

(Ece Sevim Öztürk’ün okuyucuya notu: Metin Gürak, savcılıktaki ifadesinde Org. Akarın telefonda kendisine, Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığında bir tank dahi çalışmayacak. İkinci bir emre kadar tank hareketi olmayacak. dediğini belirtti. Akarın ayrıca, Kara Havacılık Komutanlığında hiçbir hava aracının uçmasına müsaade edilmemesini, havadaki vasıtaların da indirilmesini emrettiğini ve bu emirlerin tebliğ edilmesini istediğini belirtti.)

2- Kara Havacılık Okulunda olayı tereddüde yer bırakmayacak şekilde çözüp, idari ve adli tedbirlerin ivedi bir şekilde alınması maksadıyla Kara Kuvvetleri Komutanı ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanını görevlendirdiğinizi, giderken beraberlerinde Merkez Komutanlığından ve Adli Müşavirlikten personel de götürmeleri yönünde emir verdiğinizi, oradan devamlı bilgi vermelerini istediğinizi söylüyorsunuz.  Hangi idari ve adli tedbirleri düşünmüştünüz? KKK ve KKK Kur. Başkanı sizin düşündüğünüz ve emrettiğiniz bu tedbirleri ve / veya kendilerinin düşündüğü sair tedbirleri alıp almadıklarını teyit ettiniz mi? Zira ifadenizde hangi tedbirlerin alındığı görülmüyor.

KKK Salih Zeki Çolak ifadesinde sizi emriniz gereği sürekli bilgilendirdiğini söylüyor. Hangi tedbirleri aldıklarını size bu telefonlarında söylediler mi?

3- İfadenizde aldığınız tedbirlerle yetinmeyerek Ankara Garnizon Komutanı Metin Gürak; telefonda arayıp bizzat Etimesgut Zırhlı Birlikler Tümenine gitmesini, hiçbir tankın ve zırhlı aracın hiçbir sebeple birlik dışına çıkmasına müsaade edilmemesi yönünde tedbir almasını emrettiğinizi, bu şekilde öncelikle tedbirleri aldıktan sonra toplantıyı bitirdiğinizi söylüyorsunuz. Genelkurmay Başkanlığı makamına kadar ulaşmış çok tecrübeli bir asker olarak, emir vermekle tedbir alınmış mı oluyor? Garnizon Komutanının öncelikle kendi birliklerinde bu yönde bir tedbir alması emrini niye vermediniz? Zırhlı Birlikler Tümeni, EDOK Komutanı Org. Kamil Başoğlu’na bağlı. Neden EDOK Komutanına emir verip, tedbir almasını istemediniz?

4- Olayın büyük bir planın parçası olduğunu değerlendirerek, tüm Türkiye hava sahasını kapatıyor, ancak sadece zırhlı birlikler tümenine tedbir aldırıyorsunuz. Niçin tüm Türkiye’deki birliklerde bulunan tank ve zırhlı araçların kışla dışına çıkarılmasına engel olunması maksadıyla bir emir vermediniz?

5- Yedi sayfalık ifadenizin hiçbir yerinde MİT Müsteşarının yanınıza gelmesinden bahsetmiyorsunuz. Siz kendinizce bu tedbirleri alırken, makamınızda o esnada MİT Müsteşarı bulunuyor muydu? KKK Çolak, Kara Havacılık Komutanlığında yaptığı inceleme hakkında size bilgi verirken verdiği bilgileri siz MİT Müsteşarı ile paylaşıyor muydunuz?

(Ece Sevim Öztürk’ün okuyucuya notu: MİT’in mahkemeye sunduğu yazıyı hatırlamakta fayda var: Sn. Müsteşarın konunun detaylandırılmasına ilişkin talimatı çerçevesinde karargah bünyesinde çalışmalar devam ederken, eş zamanlı olarak öce saat 16.20de Sn. Müsteşar tarafından Sn. Genelkurmay İkinci Başkanı aranmış ve ihbar hakkında bilgi verilmiştir. Saat 16.40 sularında Sn. Genelkurmay Başkanı, Sn. Müsteşarı aramıştır. Sn. Müsteşar, detaylı şifahi bilgi vermesi için ilgili Müsteşar Yardımcısını, Genelkurmay İkinci Başkanına göndermiştir. Daha sonra Sn. Müsteşar, Sn. Genelkurmay Başkanından gelen davet üzerine saat 18.00 civarında Genelkurmay Karargâhına gitmiştir. Sn. Genelkurmay Başkanı, ihbarın doğruluğunu araştırmak/ihbarı teyit/tekzip etmek ve gerekli tedbirleri almak üzere Kara Kuvvetleri Komutanını ivedi olarak görevlendirmiştir. Sn. Genelkurmay Başkanı, Kara Havacılık Okulundaki kontroller sonuçlanana kadar ülke genelinde hava araçlarının uçuşunun yasaklanması için Genelkurmay Harekat Merkezine emir vermiştir. Ayrıca Ankara Garnizon Komutanını arayarak Ankarada askeri birlik hareketliliğinin ikinci bir emre kadar durdurulması talimatını vermiştir. Bu esnada Sn. Müsteşara yönelik saldırı ihbarı teyit ve tekzip edilmemiş olmasına rağmen, gelişmelerin bildirilmesi amacıyla Sn. Müsteşar tarafından Sn. Cumhurbaşkanının Koruma Müdürü aranmış ve Sn. Cumhurbaşkanının müsait olmadığının öğrenilmesi üzerine, Koruma Müdürüne bir anormallik olup olmadığı ve muhtemel tehditlere karşı hazırlıkların bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Koruma Müdürünün, herhangi bir anormallik olmadığı ve güvenlik tedbirlerini yerinde olduğu yönündeki ifadesi üzerine Sn. Müsteşar, Genelkurmay Başkanının makamında Sn. Kara Kuvvetleri Komutanından haber gelmesini beklemeye devam etmiştir. Kara Kuvvetleri Komutanından saldırı ihbarının teyidine yönelik herhangi bir haber gelmemesi üzerine Sn. Müsteşar, saat 20.30da MİT Karargahında Suriye Ulusal Koalisyonu eski Başkanı Muaz Hatip ile olan randevusu nedeniyle saat 20.20de Genelkurmay Karargahından ayrılmıştır. )

6- Gece 03.00’da planlandığı evraklarda görülen bu kalkışmanın, erkene aldırılmasına yönelik olduğu anlaşılan bu tedbir görünümlü faaliyetlerin sonuç verdiğini gördükten sonra mı MİT Müsteşarı yanınızdan ayrıldı?

7- KKK Salih Zeki Çolak’ın 14.10.2016 tarihli ifadesinde, sizin adli ve idari tedbirler almak maksadıyla Kara Havacılık Komutanlığına gönderdiğinizi ifade ettiğiniz KKK’na gidişi niyetini maskelemek maksadıyla B-200 uçağı hazırlatması emrini de verdiğinizi belirtmektedir. Bu husus sizin ifadenizde geçmemektedir. Bu doğru mudur? Doğruysa hangi maksadı tahakkuk ettirmek, planlı / plansız hangi hedefe ulaşmak veya hangi faydayı sağlayacağını düşünerek böyle bir emir verdiniz?

8- Org. Yaşar Güler 07.10.2016 tarihli ifadesinde MİT Müsteşarının sizinle beraber iken Sn Cumhurbaşkanına bilgi vermek maksadıyla Koruma Müdürü Muhsin’i telefonla arayarak iki kere “Muhsin dışarıdan bir saldırı olursa yeterli gücün, silahın ve adamın var mı” diye sorduğunu belirtmektedir. Sizin ifadenizde bir husus yer almamaktadır. Bu konuşma doğru mu? Doğru ise, MİT Müsteşarına sordunuz mu, “Sn. Cumhurbaşkanına karşı bir girişim ihbarı mı var” diye? Kimin yapacağı, nasıl yapılacağı gibi ayrıntıları sormuş olmalısınız, öyle değil mi? 

Tecrübeniz bu meraka sahip olmanızı gerektirmez mi?

Sn. Cumhurbaşkanına karşı TSK personeli tarafından bir faaliyette bulunulacağını MİT Müsteşarı size söyledi mi? Söyledi ise hangi tedbirleri aldınız? Doğru olan tedbir Sn. Cumhurbaşkanını almak maksadıyla görevlendirilen ekibin, daha bulundukları yerden hareket etmeden etkisiz hale getirilmesini sağlamak değil midir ki ekibin Marmaris’e gitmesine engel olunmamıştı?

9- Teamüller gereği Komutan karargahta bulunmadığı zamanlarda Kurmay Başkanı mutlaka karargahta bulunur. Siz koskoca KKK Salih Zeki Çolak’ı Kara Havacılık Okul Komutanlığına gönderilen yan yana Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı İhsan Uyar’ı da almasını hangi gerekçeye binaen istediniz?
Kuvvet Komutanının verdiğiniz görevi yapamayacağını mı düşündünüz? Yoksa Kurmay Başkanının KKK’nın kalması durumunda “büyük planın işlemeyebileceğini” mi düşündünüz?

Çok ilginçtir ki, o esnada Genelkurmay Başkanlığı Karargahı hariç, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı Karargahında ne komutan var ne de kurmay başkanı. Büyük bir planın parçası olabileceğini değerlendirdiğiniz bir bilgi alıyorsunuz, ancak siz hariç diğerlerinin bilgisi olmuyor. Bütün generaller düğüne gidiyor. Sizce bu normal mi? Bu açıdan bakıldığında hala tedbir almış olduğunuza inanıyor musunuz?  



/

SALİH ZEKİ ÇOLAK

1 – Sizce bir mahsuru yoksa hangi ihtiyaca binaen ve/veya atlanılmış/unutulmuş/eksik kalmış hangi bilgiyi tamamlamak maksadıyla ilki 18.09.2016 tarihinde ikincisi de 14.10.2016 tarihinde ikincisi de 14.10.2016 tarihinde olmak üzere iki defa ifade vermek durumunda kaldınız?

2 – KK Kur. Bşk.nı sizin yanınıza almanızı niçin istemiş olabilir? Kur. Bşk Gnkur’da toplantıda olduğunuzu biliyor muydu?

18.07.2016 tarihli ifadenizde Gnk Bşkndan 18.00 sıralarında olduğunuz Kara Havacılık Komutanlığından üç helikopterin izinsiz uçuş yapacağı bilgisini araştırma emrini aldığınızı, KKK’na uğramadan doğrudan Kara Havacılık Komutanlığına hareket ettiğinizi, bu esnada Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Org. İhsan UYAP’ı telefonla arayarak Kara Havacılık Komutanlığına hemen gelmesini, askeri savcının ve merkez komutanının orada hazır bulunması talimatını verdiğinizi belirtiyorsunuz.

Ancak, hepimiz biliyoruz ki o gün Genelkurmay Karargahında II. Başkanın başkanlığında “Yıllık terörle mücadele” toplantısı var ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı  da o toplantıda.

ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı ise ifadesinde 16.00 – 17.00 sıralarında II. Başkan Yaşar Güler’in önüne bir not bırakması üzerine toplantıdan ayrıldığı, toplantı KK. Kurmay Başkanı İhsan Uyar’ın başkanlığında devam ederken, İhsan Uyar’a da bir not ilettiği, bunun üzerine onun da toplantıdan ayrıldığını söylemektedir.

Kara Kuvvetleri Denetleme ve Değerlendirme Başkanı Tümg. A. Doğan İnce de 24.02.2917 tarihinde Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadede saat 17.30 sıralarında KKK Salih Zeki Çolak ile Kur. Başkanı İhsan UYAR, Genelkurmaydan KKKlığı karargahına giriş yaptılar. Ben kendilerini karşılamak için kapıya indim, ancak komutan Salih Zeki Çolak Kara Havacılık’a gitmiş, Kur. Bşk. İhsan Uyar giriş yaparken ben kendisine tekmil verdim. Ancak İhsan Uyar’ın yüzü kıpkırmızıydı. Çok gergin bir hali vardı. Ben “Komutanım hayırdır, bir durum mu var” diye sordum. Kendisi bana “Odana geç, sonra görüşürüz” dedi şeklinde bir ifade verdiği görülmektedir.

Her iki generalin ifadeleri ile sizin ifadeniz bu kapsamda çelişmektedir. KK Kur Bşk’nın sizin de bulunduğunuz esnada Gnk Karargahında olduğu anlaşılmaktadır. Sizi tanıyabildiğim kadarıyla hafızanız çok kuvvetlidir. Ayrıca iyi bir komando olduğunuzu ve komando ihtisas kursunu birinci olarak bitirdiğinizi, bu eğitiminizin sonucu olarak gözleriniz kapalı, elleriniz bağlı iken bile zamanı bir dakikaya kadar, mesafeleri 10 metreye kadar tahmin edebilmenize rağmen Kurmay Başkanı ile olan diyaloğunuzda neden böyle bir çelişki olduğunuzu düşünüyorsunuz?

3- İfadenizde Kr. Havacılık okulunda 21.35’e kadar yaptığınız inceleme esnasında olağanüstü bir durum tespit edemediğinizi söylüyorsunuz. Bu arada da Genelkurmay Başkanımıza da telefonla sürekli bilgi verdiğinizi belirtiyorsunuz. Herhangi bir olağanüstülük olmayan / tespit edemediğiniz bir yerde sizin Genelkurmay Başkanına sürekli bilgi vermenizi gerektirecek ne olmuş olabilir? Mahsuru yoksa bize ne gibi bilgiler vermiş olduğunuzu söyleyebilir misiniz?

4- Genelkurmay Karargahına giriş yaptıktan sonra ilerlerken içeride tam teçhizatlı özel kuvvet personeli görünümlü askerlerin olduğunu gördüğünüzü ve bunun kışlanın korunmasına yönelik bir tatbikat olabileceğini değerlendirmiş. Bu kadar tecrübeli bir insan olarak o sahneyi tatbikat olabileceğini düşündüğünüze / değerlendirdiğinize göre, genç subay / astsubayların da benzeri bir düşünceye sahip olması sizce olağan mıdır? Kaldı ki siz MİT müsteşarına karşı bir eylemde bulunulacağı bilgisiyle bir incelemeden geliyorsunuz.

5- 14.10.2016 tarihli ikinci ifadenizde, sayın komutanın durumu size anlattıktan sonra, süratle Kara Havacılık Komutanlığına gitmenizi, gidiş maksadınızı maskelemek için bir adet B-200 uçağı hazırlamalarını ve Ankara dışına bir yere gideceğinizi belirterek gidiş nedeninizin anlaşılmamasını sağlamanız emrini verdiğini belirtiyorsunuz. Gerçi bu husus Genelkurmay Başkanının ifadesinde geçmemektedir. Ancak, benim merak ettiğim husus şudur: I. Başkan ve II. Başkanla “büyük bir planın parçası olabileceğini” değerlendirdiğiniz, engellemek maksadıyla adli ve idari tedbirler olmaya karar verdiğiniz bir husus için Kara Havacılık Komutanlığına gidişinizin gerekçesini maskeleme ihtiyacını niye duydunuz? Gidişinizi maskelemeseydiniz ne olabilirdi? Söylediğinize göre olağanüstü bir durum da tespit edememişsiniz!

6- Kara Havacılık Komutanlığında inceleme yaparken, tam yüklü taarruz helikopterini görmediniz mi? Sınırlı sayıda olup TMH bölgesinde o esnada görevde olması gereken bu helikopterin burada ne işi var diye merak edip sormadınız mı?

7- Kara Havacılık Komutanı Tümg. Hakan Atınç ifadesinde, sizinle görüşürken Kara Havacılık Komutanlığındaki FETÖ iltisaklı personeli defalarca Personel Başkanı Ömer Şevki Gençtürk’e söylediğini ifade ediyor. Personel Başkanının bu bilgileri size iletmiş olması gerekmez mi? İletmemiş ise bu olaydan sonra hakkında ne gibi bir işlem yaptınız?

8- Genelkurmay Başkanı sizin yanınızda Korg. Metin Gürak’ı arayarak 24. Birlik Tümeninde tedbir almasını ve oradan Kara Havacılık Komutanlığına geçmesini emrediyor. Siz bu durumda bir muhakeme yaparak MİT müsteşarının muharip bir unsur olmadan alınamayacağını da düşünerek, Metin Gürak’a diğer birliklerde de, özellikle 28. Tugay olmak üzere -ki oranın da tankları ve zırhlı personel taşıyıcı araçları var- tedbir alması yönünde bir emir verdiniz mi?

9- MİT müsteşarı Cumhurbaşkanı Koruma Müdürünü aradığında siz de orada mıydınız?

YAŞAR GÜLER

1- Size de Sn. Salih Zeki Çolak’a sorduğum ilk soruyu sorarak başlamak istiyorum. Hangi ihtiyaca bianen ve / veya atlanmış / unutulmuş / eksik kalmış hangi bilgiyi tamamlamak maksadıyla 19.07.2016, 07.10.2016 ve 04.01.2017 tarihlerinde olmak üzere üç farklı ifade verdiniz?

2- İkinci ifadenizde Genelkurmay Başkanının KKK’na “Salih Paşa, hemen buradan kalkıyorsun. Kara Havacılık Komutanlığına git, tutuklama dahil ne yaparsan yap” dediğini, devamında “önce hangarları dolaş, uçakların durumuna bak, sonra kendin için İzmir’e bir uçak hazırlamalarını söyle ve Genelkurmay Başkanından da bir talimat bekliyorum de ve onları idare et” dediğini belirtiyorsunuz. Burada sizce bir çelişki yok mu?

3- MİT Müsteşarının Sn. Cumhurbaşkanı Koruma Müdürünü araması ve “dışarıdan bir saldırı olursa yeterli gücün ve adamın var mı?” diye sormasını nasıl değerlendirdiniz? MİT Müsteşarı size, MİT’e ihbarda bulunan bir binbaşının MİT Müsteşarını alacaklarını söylemiş. Koruma Müdürü ile yapılan görüşme, olayı farklı bir maceraya götürmüş olmuyor mu? MİT Müsteşarına“Hayırdır, yeni ve farklı bir durum mu var?” diye sormadınız mı? Hiç merak etmediniz mi?

4- ÖKK Zekai Aksakallı ifadesinde toplantı esnasında sizin önünüze bir not bırakılması üzerine toplantıdan ayrıldığınızı söylüyor, siz ise kimin haber verdiğini hatırlayamadığınızı, bir personelin toplantı odasına gelerek “MİT Müsteşarı sizinle görüşmek istiyor” demesi üzerine toplantıdan çıktığınızı söylüyorsunuz. Hangisi doğru? Size herhangi bir bilgiyi, ister şifai ister bir notta olsun, iletmekle görevli personel özel karargahınızda kimdir? Herhangi biri sizin yanınızda istediği zaman girebilir mi?

5- MİT Müsteşarının bir muharip unsur olmadan sadece üç helikopterle alınamayacağını, bu muharip unsurların da özel kuvvetler personeli olma ihtimalinin kuvvetli olduğunu düşünürsek, size bağlı olan Özel Kuvvetler Komutanlığında herhangi bir tedbir almayı düşünmediniz mi?

6- Çok önemli ve kritik bir kurs olan Özel Kuvvetler kursunu 1 ay kısaltılarak kapanışı töreninin 15 Temmuz 2016 tarihine, sonra da 14 Temmuz 2016 tarihine çekilmesinin, 15 Temmuz 2016 tarihinin planlı serbest paraşüt atlayışlarının ileri bir tarihe ertelenmesikararlarını hangi ihtiyaçlara binaen verdiniz?

/

ZEKAİ AKSAKALLI

Saat 22.54’te Adana Tümen Komutanı Tümg. Osman Erbaş’ın aradığını ve durumu sorduğunu, durumu özetlediğini, kendi emniyetine dikkat etmesi gerektiğini ve İncirlik’in kritik olduğunu, oraya özellikle dikkat etmesini gerektiğini ifade ediyor.

1- İncirlik’in kritik olduğunu nereden biliyor?
2- Mustafa Özsoy ve Salih Ulusoy’a telefonda bilgi vermekten kaçınan birisi Tümg. Osman Erbaş’a hangi durumu özetlemiştir?
3- Osman Erbaş’ın ondan daha önce araması gerekenler varken onu neden aramıştır?



İHSAN UYAR

1- ÖKK Zekai Aksakallı ifadesinde, yıllık terörle mücadele toplantısı esnasında önce II. Başkana, o ayrıldıktan sonra da sizin önünüze konulan bir notu okumayı müteakip toplantıdan ayrıldığını belirtmiştir.
Tümg. A. Doğan İnce de sizi Genelkurmaydan dönüşünde karşıladığında yüzünüzün kıpkırmızı olduğunu ve çok gergin bir halinizin bulunduğunu, size “komutanım haırdır, bir durum mu var” diye sorduğunu, sizin de “odana geç, sonra görüşürüz” dediğini ifade etmiştir. Önünüze konulan notta sizi bu kadar gerecek ne yazıyordu?

2- O gece saat 20.00 sıralarında KKK ile birlikte Kara Havacılık Komutanlığında inceleme mi yapılıyordu?

3- Saat 20.00’da KKHM’ni arayarak Vrd. A. Alb Atilla Tanrıver’e Şereflikoçhisar’a giden tankların durumunu sordunuz mu? Sordu iseniz hangi kaygıya binaen sordunuz?

4- Direkt size bağlı Kara Harp Okulu, Kara Havacılık Okulu ve KKKh.da herhangi bir tedbir almayı düşündünüz mü?

5- Tümg. Hakan Atınç, ifadesinde sizin de bulunduğunuz ortamda F.. iltisaklı personel hakkında defalarca Per. Bşk. Ö. Şevki Gençtürk’e bilgi verdiğini söylüyor. Per. Bşk. Bu hususta sizi hiç bilgilendirdi mi? Bilgilendirmedi ise bu görüşmeden sonra hakkında herhangi bir işlem yaptınız mı?

Son güncelleme: 14:30 12.04.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı