15 Temmuz davaları başladıktan sonra savunmalarda ortaya çıkan gerçekler Hükümeti panikletti. Özellikle Erdoğanın kaçırılması olayı, Özel Kuvvetlerde yaşananlar, Akıncılar Üssündeki diyaloglar, Hulusi Akarın üssü komutan gibi yönetmesi, Erdoğanı almak için Marmarise gönderilen tim gibi olaylarla ilgili ifadeler, 15 Temmuzun kamuoyunda anlatılandan oldukça farklı olduğunu ortaya çıkardı.
Hükümete yakın gazetelerde “tek tip savunmalar verilmeye başlandı. Bu dışarıdan talimat alındığını gösteriyor” tezleri dile getirildi. Son olarak savunmalarla ilgili itiraz, Saray’dan geldi. Tayyip Erdoğan, savunmalara yönelik sert tepki gösterdi.
Ancak hükümet, ifade ve savunmalarda ortaya çıkan çelişkileri ortadan kaldırmaya, 15 Temmuz gecesi yaşananları tüm gerçekliği ile ortaya koymaya gayret göstermek yerine, teknik bir çalışmanın içine girdi. Edinilen bilgiye göre Adalet Bakanlığı’nın talebi üzerine Başbakanlık, cezaevlerinin çevresinde, sanıkların dışarı ile iletişim kurmasını sağlayacak elektronik haberleşme cihazlarının olup olmadığını aramaya başladı.
FREKANS AVI BAŞLATTILAR
Kaçak radyo frekanslarının tespitini yapan spektrum uzmanlarının başta Ankara Sincan ve İstanbul Silivri olmak üzere üst düzey askerlerin tutulduğu cezaevlerinin çevresinde frekans avına çıktığı öğrenildi. Frekans dağıtan vericinin tespiti ile birlikte, vericinin ana kaynağının ve cezaevi içindeki alıcısının belirlenmesi amaçlandı.
Ancak hücrelerde ve koğuşlarda hiçbir elektronik cihaza sahip olmayan tutukluların, yapılan sözde kaçak yayınları nasıl dinledikleri sorusu ise ortada kaldı.
