Müzik dünyasının üretken ve benzersiz ismi Ahmet Kaya 10 Şubat 1999’da Magazin Gazetecileri Derneği ödül gecesinde “Önümüzdeki kasette Kürtçe şarkı yapıyorum, Kürtçe klip yapıyorum” dediği için adeta linç edilmiş ve ardından ülkeyi terk ederek Paris’te yaşamaya başlamıştı.
Babasını kaybettiğinde henüz 13 yaşında olan Melis Kaya Bianet’ten Evrim Kepenek’e verdiği röportajda Ahmet Kaya’nın memleket hasretini ve nasıl bir baba olduğunu anlattı.
ÖZLEM HAFİFLER SANIYORDUM
Babamı anlatmaksa çok zor. Yaşım ilerledikçe özlem hafifler, durulur zannediyordum ama artıyor. Onu çok özlüyorum. Aklına, sevgisine, şefkatine çok ihtiyaç duyuyorum. Elbette ki muhteşem bir babaydı ve babadır da hâlâ.
Ortaokula başladığım zaman dağ gibi gövdesiyle okulun merdivenlerinin başında durup yukarıdan bana el salladığı anı hatırlıyorum, müthiş bir güven duygusu dolmuştu içime. Ne zaman ihtiyaç duysam, o an bana vermiş olduğu o duyguya sarılırım.
SEMT PAZARININ SESİNİ ÖZLEYEN AHMET KAYA
Melis Kaya, babasının Paris’teki yaşamı sırasında memleket hasretini ise çok duygusal bir örnekle dile getirdi. Türkiye’yi çok özleyen ve sağlığı bu yüzden bozulan Ahmet Kaya eşi Gülten Kaya’ya telefon açıp “Gülten, pazara gidip bana pazarın sesini dinletir misin?” demiş. Melis Kaya, bu sözün kendisini hâlâ çok etkilediğini belirtiyor.
BİR GECEDE DEĞİŞEN HAYAT
Melis Kaya, babasının ülkeyi terk etmesine yol açan meşum geceden sonra yaşadıkları hissiyatı ise şu sözlerle dile getirdi: Bizim hayatımız bir gecede değişti. Bu bir süreç değildi. Bir gecede bütün ülkenin nefret odağı haline geldik. Paris’e gelişinden bir yıl sonra da babamı kaybettik. Bugün demokrat zannedilen ya da addedilen bazı medyatik yüzlerin ve o dönemin gazetecilerinin yaşadıklarımız ve yalnızlığımız karşısında veballeri çoktur, hepsi kendini biliyor.