• Turkhane Logo

Babacan’dan AKP ve Bahçeli’ye sert eleştiri: Türkiye’yi kapatıp küçülterek yönetmek istiyorlar

DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Bahçeli’nin yeni partilerle yönelik suçlamalarına “20 banka iflas ederken, Türkiye fakirleşirken ne yapmış onu anlatsın” sözleriyle karşılık verdi.

09:04 21 Mayıs 2020 Perşembe
Babacan’dan AKP ve Bahçeli’ye sert eleştiri: Türkiye’yi kapatıp küçülterek yönetmek istiyorlar
DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Bahçeli’nin yeni partilerle yönelik suçlamalarına “20 banka iflas ederken, Türkiye fakirleşirken ne yapmış onu anlatsın” sözleriyle karşılık verdi.



AKP’den istifa ettikten sonra Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisini kuran Ali Babacan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yeni kurulan partilere yönelik yaptığı suçlamalara sert bir şekilde yanıt verdi. AKP iktidarını ve ekonomi politikalarını eleştiren Babacan, “Türkiye’yi kapatıp küçülterek yönetmek istiyorlar” dedi.  

Karar TV’nin YouTube kanalında canlı yayına katılan Ali Babacan, AKP ve MHP’yi hedef alarak, “Şu anda iktidar güçleri ellerinde, Türkiye’yi sıkıntılı durumdan çıkarmak için ne yapıyorlar, onları anlatsınlar. Ülkeye hangi faydası dokunuyor? Ben bunu çok merak ediyorum. Yoksa ona çamur at, buna çamur çok kolay işler” ifadesini kullandı. Babacan, Bakan Albayrak’ın ithalat ile ilgili açıklamasını değerlendirirken de “Türkiye’yi içe kapatma girişimleri davul çala çala geliyor. Türkiye’yi kapatıp küçülterek yönetmek istiyorlar” yorumunda bulundu. 


“SALGIN ÖNCESİ İŞSİZLİK YÜZDE 27’Yİ BULMUŞTU”

Korona dönemiyle birlikte ortaya çıkan ekonmik krize ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ali Babacan, “Türkiye kendi problemlerini çözmekle meşgul, dünyada neler oluyor farkında değil. Hükümetin böyle bir oryantasyonu yok. Türkiye’de bu işten paçasını nasıl kurtarır anlayışı var şu anda. Kendi derdine düşmüş durumda. Merkez Bankasının rezervleri zaten erimişti. Salgın öncesinde genç işsizlik yüzde 27’yi bulmuştu” dedi. 

Aşılmayacak kriz olmadığını, daha önce birçok krizi yönettiklerini söyleyen Babacan “Ben bakan olduğum gün Hazine yüzde 66 ile borçlanıyordu. Enflasyon yüzde 29’du. Biz bunu iki yılda tek haneye indirdik. Hepsi çözülür. Yeter ki akılcı işler yapılsın. Swap anlaşmaları 15 büyük merkez bankasının yaptığı anlaşmalardır. Küçük ülkeler bile 30 milyar dolarlık anlaşmalar yaptı. IMF de bir kaynak ama o kadar batı karşıtlığı ve IMF aleyhtarlığı yapıp destek talep etmek siyaseten uygun olmuyor” diye konuştu. 

“BASTIĞINIZ PARANIN KARŞILIĞI YOKSA DEĞERİ DÜŞER”

Katarla 15 milyar dolarlık bir anlaşmanın olduğunu, bunun 5 milyar dolarının devreye girdiğini söyleyen Babacan son gelişmenin 10 milyar doları swap olarak serbest bırakmak anlamı taşıdığını anlattı. Resmî açıklama yapılmadığına dikkat çeken Babacan, “Son haftalarda Türkiye döviz açısından çok sıkıştı. TL’nin değeri düşüyor. Para bastıkça, karşılığında döviz yoksa paranızın değeri düşüyor. Bugüne kadar ne yapıldı? Döviz hareketleri, dolar transferleri ev uluslararası finans kuruluşlarının Türkiye’deki işlemleriyle ilgili ciddi kısıtlamalar getirildi. Yani Türkiye’nin finans piyasası kademe kademe kapatıldı bu dönem içerisinde.” dedi. 

“TÜRKİYE UZUN SÜRE ULUSLARARASI SERMAYEYİ ÇEKEMEYEBİLİR”

Kendi dönemlerinde “sermaye hareketleri beyaz iken, şimdi grinin tonları ortaya çıktı” diyen Babacan, “giderek bu renk siyaha doğru gidiyor. Bu Türkiye’den döviz çıkışını bir miktar frenliyor ama bunu yapan bir ülkenin yarın dünyadan döviz sağlayacağıyla ilgili soru işareti oluşuyor. Parasını getiren bir girişimci için ‘acaba sonra paramı alabilecek miyim’ diye sor oluşuyor. Şüpheler ortaya çıkarsa Türkiye uzun dönemde uluslararası sermayeyi çekemeyebilir. Güveni zedelediğiniz zaman yerine gelmesi yıllar alır. Bu kaygının iktidarda olduğunu görmüyorum maalesef. Krizden çıkış senaryosunun da ortaya konacağı bir orta vadeli programın da acilen ilan edilmesi gerekiyor. Eğer bu yapılmazsa gelen döviz miktarı 5 ya da 10 milyar dolar olsun sınırlı etkisi olur. Hazıra dağ dayanmaz. Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz. Bu atasözleri her yerde geçerlidir. Türkiye’nin önce kendisine çekidüzen vermesi lazım. Kurumlarının güvenirliği yeniden sağlamalı.” uyarısında bulundu.  

“YASAKLAMAK UZUN VADEDE SORUN ÜRETİR”

En son 800 ürüne getirilen gümrük vergisi ile ithalata ve finans kuruluşlarına yönelik kısıtlamaları  değerlendirilen Babacan, mart ve nisan ayında yaptıkları iki açıklamada ekonomik krize yönelik çözüm önerilerini paylaştıklarını “Bunları yapın, yapmazsanız Türkiye’nin başı derde girecek” dediklerini hatırlattı.  

“Ürünlerin girişini vergi ile pahalı hale getiriyorsunuz” diyen Babacan “Bunun enflasyona etkisi olacak. 800 ürüne sınırlamanın nedeni bu. İhracat yüzde 41 düştü geçen ay. İthalat düşmüyor. Petrol fiyatlarındaki düşüşe rağmen ithalat düşmüyor. Cari açık biranda arttı. Bu cari açık bundan sonra olacak gibi görünüyor. Yasaklamak bu tür rejimlerin ilk aklına gelen önlemdir. Finans kısıtlaması da aynı. Bugün yasaklıyorsunuz, yarın yasakladıklarınıza yatırım yapın diyeceksiniz. Bizim petrolümüz yok. Sermaye bir şekilde girmek zorunda. İster BDDK olsun, ister diğer kurumlar, Türkiye’yi dışa kapatan kararlar alıyor. Döviz çıkaramayan biri yarın niye Türkiye’ye döviz getirin. Türkiye dışa açık olduğu müddetçe büyüyecektir. Kapatmak küçültür.” dedi.  

“İHTİYACI OLDUĞUNDA DESTEK BULAMAYAN BİR ÜLKE HALİNE GELDİK”

“Türkiye’deki özgürlükleri sınırlarsanız, düşünce hayatını, bilimi, bilim insanlarını sınırlarsınız. Türkiye yenilik üretemez” diyen Babacan, “İthalat ihracatı sınırlarsanız bu kez de ekonomisini daraltırsınız. Biz fakir ve yalnız bir ülke olmak istiyoruz diyebilirsiniz. Bunu hükümet çıkıp ilan edebilir. Bize bizden başka dost yok, herkes düşman. İki yüz ailenin oturduğu sitede 199 dairenin düşman olduğu bir ailenin psikolojisini bir düşünün. 200 ülkelik bir dünyada yalnızlaşan, herkesi düşman ilan eden, ihtiyacı olduğunda destek bulamayan bir ülke haline geldik.” şeklinde konuştu.  

“Bu ülkeye yazıktır bu” diyen Babacan, “Türkiye’nin sermayesini erittiler. Yedek akçe bile bitti. Geçen yıl biriken yedek akçeyi bile ocak ayında aldılar kullandılar. Dünyada sermaye çok. Vatandaşlarımızın da dünyada sermayesi çok. Yastık altında sermaye var. Ama bunları ekonomiye kazandırmak için önce ‘güven’ ortamı lazım.” uyarısında bulundu.  

Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın “Zorunlu ürünler hariç, ithalat kolay olmayacak. Bir dönem birileri ülkemizi ithalat cenneti yapmış” açıklamasını da değerlendiren Babacan “Türkiye’yi içe kapatma girişimleri davul çala çala geliyor. Türkiye’yi kapatıp küçülterek yönetmek istiyorlar. Tek bir dar kadronun yönettiği ülke o kalıba göre küçülerek yönetilir. Yasaklamaktan daha kolay bir şey yok. Ama dikkat edin yasakların dozunu kaçırırsanız, karaborsa ve kaçakçılık başlar. Rahmeli Özal bi açtı kaçak falan kalmadı. Özal öncesi Türkiye en kötü ürünlerin en pahalıya satıldığı ülkeydi. Kapat kapat… Özal öncesine döneriz yeniden. 70’li yılların, askeri rejim zihniyeti. 83 milyonluk bir ülke tek bir karar merciinden yönetilemez” dedi. 

SERMAYE KONTROLÜ TEPKİSİ 

Kendi bakanlığı dönemde, 2008 krizi için kendisine “Türkiye sermaye kontrolleri getirsin. Gelişmekte olan ülkelerden döviz çıkışları oluyor. Yasaklayalım elimizdeki dövizi tutalım” teklifi edildiğini anlatan Babacan “O teklifi gündeme getiren arkadaşa dedim ki ‘Bak, sermaye kontrolü kelimesini sana yasaklıyorum. Düşünmenizi, aklınızdan geçirmenizi bile yasaklıyorum’ dedim. Çünkü güvensizliğinizin zeminini hazırlıyorsunuz, itibarı kaybediyorsunuz. Bunu yaparsınız ama fakir, küçük bir ülke olmak istiyorum, amacımız bu deyin ve ilan edin” diye konuştu. 

“BAHÇELİ 20 BANKA BATARKEN NE YAPIYORDU, ŞİMDİ NE YAPIYOR?”

Devlet Bahçeli’nin, İyi Parti, Gelecek Partisi ve Deva Partisi ile ilgili projesi suçlamalarına da sert karşılık veren Babacan “Laf üretiyorlar, iş üretsinler. Üçlü koalisyon dönemlerinde ne yapmışlar. Ona baksınlar, hatırlasınlar. O günler dejavu olarak akıllarına geliyordur. Bütün sistem yerle bir olurken, 20 banka iflas ederken, Türkiye fakirleşirken iktidar ortağıydılar. Türkiye’yi sıkıntılı durumdan çıkarmak için ne yapıyorlar, onları anlatsınlar. Şu anda iktidar güçleri ellerinde. Ülkeye hangi faydası dokunuyor, bu ülke ayağa kalksın, krizi çabuk atlatması için ne üretiyorlar? Ben bunu çok merak ediyorum. Bunu anlatsınlar. Yoksa ona çamur at, buna çamur at, iftira at… Oturduğun yerden çok kolay işler. Siyasette laf üretmek en kolay iştir. Biz alın teri döküyoruz, emek harcıyoruz. Sürekli Türkiye’nin geleceğini düşünüyoruz. Bakanlığım döneminde de çok çalıştım az konuştum. Biz laf üretmek için siyaset yapmıyoruz ki!” dedi.  

“GENÇLERİN YUTDIŞI HAYALİ “

AKP’li gençlerin bile İsviçre’de yaşamak istediğini ortaya koyan SODEV araştırmasını değerlendiren Babacan, “Aslında istedikleri özgürlük. O ülkelerde adalet, ifade özgürlüğü olduğunu biliyorlar. Bir like tuşuna bastı diye tutuklanmayacağını biliyor. Biz o arzu ettikleri ülke haline getirmek istiyoruz Türkiye’yi. Bu çok kolay. Yeter ki niyet olsun. Biz bunu zamanında yaptık. Türkiye pasaportu istiyorlardı. Başka ülkelerde kapı açıyor. Türkiye pasaportunu masaya koyunca, daha çok iş yapıyorum diyor yabancılar. Almak zordu o zaman. Şimdi 250 milyar TL verene veriyorlar” dedi.   

Son güncelleme: 09:04 21.05.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı