• Turkhane Logo

O taşın altından da aynı savcı çıktı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ilginç bir soruşturma başlattı. Soruşturma, Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydıner, eski MİT mensubu olduğu belirtilen Mehmet Ali Bal, Nizamedin K.’nin çete kurarak bir iş kadınının hisselerini ve parasını almaya çalıştıkları iddiasıyla suç duyurusunda bulunulması üzerine başlatıldı.

14:36 06 Aralık 2019 Cuma
O taşın altından da aynı savcı çıktı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ilginç bir soruşturma başlattı. Soruşturma, Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydıner, eski MİT mensubu olduğu belirtilen Mehmet Ali Bal, Nizamedin K.’nin çete kurarak bir iş kadınının hisselerini ve parasını almaya çalıştıkları iddiasıyla suç duyurusunda bulunulması üzerine başlatıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada savcılık Yargıtay Başkanlığı’na suç duyurusunda bulundu. 
Suç duyurusunda Yargıtay Üyesi Ömer Faruk Aydıner’in iş kadının hisselerini Nizamedin K.’ye devretmesi için kendi el yazısıyla sözleşme hazırladığı ve iş kadınından para aldığı iddiaları ile WhatsApp mesajlarına yer verildi. 
İDDİALARI REDDETTİ, BANA İFTİRA ATIYORLAR DEDİ
Suçlanan isimler ise mali güçlük çeken iş kadınının rızasıyla hisse devri yaptığını, mali sıkıntısının sona ermesinden sonra ise hisselerini kurtarmak için iftira yolunu seçtiğini iddia etti.
T24’e konuşan Aydıner, iddiaları reddederken, karşı dava açacağını söyledi. İddia sahiplerinin amacının konuyu medyaya taşımak olduğunu belirterek, bu sebeple açıklama yapmayacağını ifade etti.
YARGITAY ÜYESİ ÖMER FARUK AYDINERE ÇETE SUÇLAMASI
Soruşturmaya konu suç duyurusu İzmir’de yaşayan bir iş kadınının iddialarını ihtiva ediyor. Avukat Suna Öztaşdönderen imzalı suç duyurusu dilekçesi, biraz sancılı bir sürecin sonunda savcılık tarafından teslim alındı.
Savcılık, ısrarla, dilekçede ismi yer alan Yargıtay üyesi ile ilgili olarak Yargıtay’a müracaat edilmesini istedi. Oysa, dilekçede “çete” suçlaması yer alıyordu ve bağlantılar söz konusu Yargıtay üyesi üzerinden açıklanıyordu. 
Uzun uğraşlar sonucu savcılık dilekçeyi aldı ve soruşturmayı başlatarak görevli bir savcı atadı. Aynı gün, suç duyurusu Yargıtay Başkanlığı’na da verildi. Başkanlık, henüz bir işlem başlatmış değil.
ESKİ İZMİR BAŞSAVCISI, YARGITAY ÜYESİ VE ESKİ MİT MENSUBUYLA ARKADAŞLIKLAR
Dilekçede Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydıner ile birlikte eski Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubu olduğu belirtilen Mehmet Ali Bal ve Muğla Marmariste şirketi bulunan Nizamedin K. ile avukatlarının çete kurma suçu işlediği iddia edildi. 
Dilekçede, Nizamedin K.nin geçmişte uyuşturucu suçundan yargılandığı da belirtiliyor.
İzmirli iş kadını A.K.,’nin eşinden boşandıktan sonra hissedarı olduğu şirketi yönettiği, bir süre sonra mali sıkıntı yaşadığı anlatılıyor. 
Bu dönemde A.K.’nin İzmir’de şirketi bulunan Nizamedin K. ile tanıştığı ve sık görüşmeye başladıkları, Nizamedin K.’nin, A.K.’nin şirketinin yaptığı daireleri almak istediğini söylediği aktarılıyor.
Nizamedin K.’nin eski İzmir Başsavcısı, Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydıner ve eski MİT mensubu Mehmet Ali Bal ile yakın arkadaş olduğu, A.K.’nin güvenini bu şekilde kazandığı, sonra da “emanet para” vermeyi teklif ettiği ifade ediliyor.
NİZAMEDİN K. “EMANET PARA” GÖNDERDİ
Buna göre, A.K.’nin şirketinin ekonomik sorun yaşadığı dönemde Nizamedin K., 31 Ekim 2018 ila 31 Aralık 2018 tarihleri arasında 1 milyon 88 bin TL’yi şirkete aktarıyor. 
1 Ekim 2018’de 200 bin euro, 7 Şubat 2019’da da 90 bin dolar emanet para daha şirkete veriliyor. Toplamda borç olarak verildiği söylenen miktar, dilekçeye göre, 2 milyon 942 bin 310 TL.
NİZAMEDİN K.: ŞİRKETİN YÜZDE 25’İ BENİM
Dilekçede, bir süre sonra A.K.’yi evine çağıran Nizamedin K.’nin, “Ben borç para vermedim. Şirketin yüzde 25’i benim. Burada halledilmeden buradan çıkılmayacak” dediği, A.K.’yi evden ayrılmak istemesi üzerine tartakladığı, bu sırada avukat Fatih Turhan’ın, “Bu seni burada öldürür, en iyisi senet falan imzala, kurtul” dediği iddiası yer alıyor. A.K.’nin uzun konuşmalardan sonra imza atmadan evden ayrılmayı başardığı söyleniyor.
200 BİN DOLARI ÖMER FARUK AYDINER’İN Mİ?
Dilekçede Nizamedin K.’nin, telefonla aramayı sürdürerek, “Yolladığım paranın 200 bin dolarını Ömer Faruk Aydıner’e vermen lazım. O gün bu miktarı ondan aldım.” dediği, A.K.’nin de bir süre sonra tehdit telefonlarının artması üzerine Aydıner’e giderek yardım istediği ifade ediliyor.
Yargıtay üyesinin irtibatı bundan sonra başlıyor. Aydıner’in durumu çözeceğini söylediği, İstanbul’da Mehmet Ali Bal’ın evinde bir toplantı düzenleyeceğini ilettiği, A.K.’nin de 30 Haziran 2019’da bu toplantıya çağrıldığı anlatılıyor. Taraflar toplantının yapıldığını tekzip etmedi.
Toplantıya Nizamedin K. de katılıyor. Dilekçede, toplantıda yaşanan, “A.K., yine baskı altında kalmıştır. Ömer Faruk Aydıner, müvekkilime, ‘Bir devir sözleşmesi yapalım. Fakat Mehmet Ali Bal adına olsun. Şimdilik böyle yazalım kurtul’ diyerek baskı altına almıştır” deniliyor. 
İddiaya göre Aydıner, el yazısıyla hisse devri sözleşmesi hazırlıyor ve A.K.’ye bu el yazısı sözleşme imzalatılıyor. Sözleşmenin bir örneği soruşturma dosyasında var.
SÖZLEŞMEYİ KENDİSİ HAZIRLADI
Dilekçede de bu durum için, “Bir dönem Uyuşturucu Maddelerle Mücadele Üst Kurulu’nda çalışan yargı mensubu bir kişinin geçmişi bu kadar şaibeli olan Nizamedin K.’nin faydasına çalışarak, görevini ve görevinin getirdiği ahlaki sorumlulukları unutmuş olması manidardır. Müvekkilim oradan can havliyle çıkmıştır.” ifadeleri kullanılıyor.
BASKI VE TEHDİTLE DEVİR SÖZLEŞMESİ İMZALATILDI
Ancak olaylar bitmiyor. A.K.’ye İzmir’e döndükten sonra bu kez sözleşmenin gereği olarak noter kanalıyla yüzde 25 hissesini devretmesi söyleniyor. 
Mehmet Ali Bal, yanına aldığı noter görevlisi ile ofisine geliyor ve 26 Temmuz 2019’da A.K., sözleşmeyi kendi ofisinde imzalıyor. Dilekçeye göre, baskı ve tehditle.
200 BİN DOLARI ÖDEMESİ İÇİN A.K.YA BASKI YAPTI
Dilekçede bu konuda, Nizamedin K.’nin, A.K.’nin çocuklarını takip ettirdiği, bu korku atmosferinde sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığı anlatılıyor.

Yaşananlar bununla da bitmiyor. Dilekçede, Mehmet Ali Bal’ın bir süre sonra A.K.’ye, Aydıner’in parası olan 200 bin doları ödemesi için baskı yaptığı, Aydıner’in de A.K.’ye cep telefonundan mesaj gönderdiği ifade ediliyor. Bu mesaj örnekleri dosyada yer alıyor.
Aydıner’in parayı nakit istediği, mümkün olmadığı yanıtını alınca iban numarası verdiği ancak A.K.’nin, “Paranın şirket hesabından verileceği, gönderen hesabın Nizamedin K.’ye ait olduğu, ancak o hesaba geri gönderilebileceği.” cevabını verdiği ifade ediliyor. 
PAZARLIĞIN WHATSAPP MESAJLARI DA DOSYADA 
Aydıner’e ait paranın Nizamedin K. hesabından niye gönderildiği belirsiz ancak bunun da dekontları var. Bu konuda Aydıner ile A.K. arasındaki WhatsApp mesajlaşmaları bulunuyor.
Aydıner’in, mesajlarında, “O zaman şöyle yapalım, 1 milyon TL gönderdiğim parayı Nizam’a gönderirsiniz, kâr olan 500’ü yukarıdaki hesaba gönderirsiniz.” dediği, neyin kârı olduğu anlaşılamayan parayı bulamayan A.K.’nin ise daire vermeyi teklif ettiği iddia ediliyor.
Dilekçeye göre, bu konuda anlaşılamaması üzerine paranın bir kısmı bankadan, kalan 500 bin TL ise elden veriliyor. Aydıner parayı aldığına dair belge imzalıyor. 
Dilekçede, A.K.’nin, Aydıner’e, “Keşke adaleti temsil eden bir insan olarak size bu davranışı zorlayan kişinin de kim olduğunu ve ne sözler verip ne noktaya geldiğini de sorgulasanız…” mesajını gönderdiği, Aydıner’in ise “Karşında aptal yok. Benim hukukçuluğumu sorgulamak ise haddin değil. Kusura bakma insan paradan daha kıymetlidir. Sadece polemik yapıyorsun. Ben borç göndermedim. Daire aldım, dükkan aldım. Bunların hiçbirini zamanında yerine getirmedin. Sen zor gününde yanında olan kişiyi feraha erince sattın. Ve biz de sana yardımcı olmaya çalıştık ama geldiğim nokta, insanları kullanıp atıyorsunuz.” karşılığını verdiği anlatılıyor. 
Bu mesaj örnekleri de dosyada yer alıyor.
YARGITAY ÜYESİ NASIL BİR TİCARİ İLİŞKİ KURMUŞ Kİ 500 BİN LİRA KÂR ETMİŞ
Avukat Öztaşdönderen, “Bir Yargıtay üyesinin bir toplantıya katılıp, eline kalem kâğıt alıp hukuki danışmanlık yapması normal mi? Bunun izahı bize göre yoktur. Bir de nasıl bir ticari ilişki kurmuş ki 500 bin kâr elde etmiş Sayın Aydıner? Yargıtay üyelerine has serbestlikler mi söz konusu?” ifadelerini kullanıyor.
Dilekçede, tüm isimler hakkında çete suçundan işlem yapılması talep edildi. Başsavcılık da soruşturma başlatarak bir savcıyı görevlendirdi.
“15 TEMMUZ GECESİNİN KAHRAMAN SAVCISI” OLARAK İLAN EDİLMİŞTİ
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dilekçe ile ilgili olarak işlem başlatmasının ardından Yargıtay Başkanlığı’na da Aydıner ile ilgili suç duyurusunda bulunuldu. 
İzinde olan Aydıner, konudan haberdar olduğunu, suç duyurusunda bulunanların konunun medyaya yansımasını amaçladığını, hukuki haklarının tamamını kullanacağını ancak karşı tarafın amaçlarına hizmet edeceği için açıklama yapmak istemediğini söyledi.
Yakın çevresi ise Aydıner’in daire alışverişi için para verdiğini ve anlaşma olmayınca geri aldığını öne sürdü. Aydıner, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünde gece yarısı Hizmet Hareketi mensupları hakkında gözaltı emri veren ilk savcı olarak biliniyor. 
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin kurduğu medya havuzunun amiral gemisi Sabah Aydıneri Kahraman savcı olarak tanıtmıştı. 
O dönem Bakırköy Başsavcı Vekili olan Aydıner’in ismi bir cezaevi doktoru hakkında örgüte yardım suçundan işlem yapması, görevden alınan bu doktorun yerine ise eşinin atanması ile de konu olmuştu. İzmir Başsavcılığı’na atanan Aydıner, şubatta Yargıtay üyeliğine atanmıştı.

Son güncelleme: 14:36 06.12.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı