• Turkhane Logo

Nerden türedi bu tipler?

İktidarın desteğiyle sürekli siyasal İslamcı yaklaşımların endoktrine edilmesi, şiddet içeren söylemlerin kamusal alanlarda görünür olması radikal söylemleri ve eğilimleri yükseltti.

09:21 14 Mayıs 2020 Perşembe
Nerden türedi bu tipler?
İktidarın desteğiyle sürekli siyasal İslamcı yaklaşımların endoktrine edilmesi, şiddet içeren söylemlerin kamusal alanlarda görünür olması radikal söylemleri ve eğilimleri yükseltti.


KaranlıktakiAydınlık yazarlarından Doç. Dr. MAHMUT AKPINARın haberine göre Ses vermesi gereken (varsa) ulemanın sükûtu, makulu, dengeyi temsil etmesi gereken ılımlı dindar kesimin, cemaatlerin, tarikatların onay vermesi veya etkisiz kalması nedeniyle dini radikalleşme yönünde ciddi dönüşümler oldu. 

AKP’nin dini, milli kavramlar üzerinden yürüttüğü ötekileştirici, politikalar yeni sosyolojik gruplar ve kişilik tipleri üretti. Bu türedi gruplardan bazılarını anlatmaya çalışalım:


Şiddet eğilimli yobazlar:  İslami söylemleri slogan şeklinde kullanan ama kullandığı kavramların dahi ne anlama geldiğini bilmeyen, şiddete yatkın, silahlanmaya düşkün, kendisine benzemeyeni “düşman” “öteki”, “hain” gören ve yok etmeye çalışan, kan dökmeye hazır, alt gelir grubundan,  eğitimsiz, ufuksuz bir kitle mevcut artık. Önceden de bunun zemini vardı, ama AKP bu anlayışı tüm topluma yaydı. Erdoğan belki de cahil, yobaz, şiddete yatkın, bu “rejim fedaileri” ile muhaliflerine gözdağı veriyor. Belki işlem yapılmayarak itiraz edenler, ses çıkaranlar gözünü kan bürümüş bu kitlenin önüne atılmakla tehdit ediliyor. En kötüsü bu kitlenin organize edilmiş ve milisler şeklinde silahlandırılmış olması.

Dual yaşayan, mürai Müslümanlar:  AKP politikalarının ürettiği bir başka kesim ise ihalelerle, makamlarla, imkanlarla palazlanmış, dilinde Allah, ayet, hadis olan; ama helal ve haramı çıkarına göre yorumlayan orta/üst gelir grubu ve bunların çocukları. Bunlar görünür ortamlarda Müslüman pozu veren, gerçekte bohem bir hayat yaşayan, babalarının elde ettiği kolay paralarla sefa süren, ilkesiz, sınırsız, karakter yoksunu bir nesil. Bu kesimin itikat ve ibadetle ilgili çok ciddi sorunları var. Ama imkanlarını, statülerini İslamcılık ve İslamcı iktidar sayesinde elde ettikleri için dual yaşamaya mecburlar. 

Genetiğiyle oynanmış cemaatler/tarikatler:  Tasavvuf ekolleri, tarikatler bin yıldır bu toprakların mayası oldu. Toplumu eğitti, ahlakı, sevgiyi, tevazuyu yaydı insanlara. Normalde selefi zihniyetle tasavvuf ekolleri, siyasal İslamcı yaklaşımla tarikat anlayışı örtüşmez. Ama AKP ile tarikatlar cemaatler arasında kazan-kazan esasına dayalı çıkar ilişkisi kuruldu. Gelinen noktada İslamcı iktidar kamu kaynaklarına bağımlı kıldığı veya korkuyla hizaya soktuğu tasavvuf ekollerini, cemaatleri asli çizgilerinden uzaklaştırdı. Onları politize etti, şiddete yatkın, tepkisel, kucaklayıcılıktan uzak, dışlayıcı hale getirdi. Gönül ehli olması gereken pek çok tarikat ehli artık asmaktan, kesmekten, kan akıtmaktan bahsediyor. Bu kesimlerin gençleri ise kolayca radikal eğilimlere savruluyor. 

Konjonktürel dindarlar:  AKP politikalarının ürettiği bir başka insan tipi ise normalde seküler bir hayat yaşadığı, dinle ibadetle alakası olmadığı halde absürd şekilde dini söylemler, motifler kullanan, siyasi bir görüşü
olmayan, ama iktidar nimetleri için dindarımsı takılan eyyamcı, çıkarcı kesimler.

Rövanşı bekleyen laikler:  AKP politikalarının ürettiği en büyük kitle sessiz duran, içinden homurdanan, baskı nedeniyle sadece dar ortamlarda konuşan, ama dine,  dindara, İslami olan her şeye tepki duyan kesim. Bunların bir kısmı bu dönem geçtikten sonra katı seküler/laik bir yapı kurmak ve Kemalizmi ve en sert şekliyle yeniden tesis etmek için fırsat kolluyor. Bu kesim kazara gücü ele geçirirse, -Erdoğan’ın dini siyasetine ilkesizce alet etmesi nedeniyle- bütün dindarları 28 Şubat’a rahmet okutacak günler bekliyor demektir. Erdoğan bir gün mutlaka gidecek. Eğer makul, demokratik, uzlaşıya dayalı iktidarlar çıkarılmazsa, Tunus’ta bir dönem var olan, çok sert laiklik uygulaması, rövanşist anlayış kapımıza dayanabilir. 

AKP’nin dini istismar eden politikalarından bıkmış, ahlaksızlıklardan yalanlardan gına gelmiş geniş bir kesim en basitinden dine dair bir şey duymak istemiyor. Yanında Allah, Kur’an, peygamber, ayet, hadis dediğinizde bile irite oluyor. Haklı olarak dinin, dini kavramların ticari meta, sömürü aracı yapıldığını düşünüyor. Bu kesimden ve çocuklarından deizme, ateizme, agnostizme yönelen çok kimse var. Bunlar bir dindarla oturup kalkmak, yolunu kesiştirmek istemiyor.  Komünizmin çöküşünden yıllar sonra AKP pragmatizmi geniş bir kesime tekrar “din afyondur” dedirtmeyi başardı.

Bir de AKP medyasının hergün mehter havasında verdiği coşkudan, hamasetten ve nefretten türemiş tiplemeler var: Diriliş Ertuğrul dizisi izlerken başına leğen geçirip, eline oyuncak kılıç alıp kendinden geçen amcalar bu dönemin ürünü. Türkiye’nin dünyaya şekil veren müthiş bir devlet olduğuna ciddiyetle inanan ve bunu kamera görünce savunan naif abiler, ablalar da bu dönemin ürünü. Bir Kanala konuşurken hoşuna gitmeyen şeyler söylenince: “Vallahi bak 155’i araarın, içeri aldırırın seni. Biz burda kürtaj yapıyoz. Vatan hayını! alçaklar!” diyen hacı amca bu dönemin ürünü. Allah’ın verdiği havayı-suyu bile ülke insanına çok gören siyasetçiler, belediye başkanları bu dönemin ürünü. “Erdoğanı anamın üstünde görsem vallahi suç anamdadır” diyen hırbolar bu dönemin ürünü. “Erdoğan’a dokunmak ibadettir” diyen milletvekili tipi bu dönemin ürünü. “Kendim hakkında gerekeni yapacağım efendim” diyen bürokrat bu dönemin ürünü. Camide parti propagandası yapan imam bu dönemin ürünü.

Nene olmuş, yaşını başını almış başörtülü bir kadın TV ekranlarına çıkıyor ve silahlandığından, komşularını fişlediğinden, “en az 50 tanesini götüreceğinden” bahsediyor. Bunlar “komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” hadisi şerifini hiç mi duymadılar? Sahabenin “Allah Resulü o kadar komşu hakkından bahsetti ki, neredeyse komşuyu komşuya mirasçı yapacak zannettik” demesinden habersizler mi? 

AKP’ye yüzde 80’lere yakın oy veren Kayseri’de bir grup insan, bir cenazeyi mezarından çıkarıp yakmaktan, asmaktan bahsediyor. Bunu kameralara karşı, cüretle söylüyorlar. Bunlar Hazreti Peygamberin Yahudi cenazesine ayağa kalktığını bilmiyorlar mı? İnsanın dirisi kadar ölüsünün de saygıya layık olduğunu duymamışlar mı?

Kendini Erdoğan fedaisi olarak gören biri: “Erdoğan’ın tırnağı kanarsa karılarınızı, çocuklarınızı bizden kim koruyacak? Sizin hazırlanan listelerden, zulalardan haberiniz varmı?” diyor. Bu zırtapoz herif İslam’a göre savaşta bile kadınlara, çocuklara dokunulmayacağını bilmiyor mu?

Bu kadar tuhaf, gözünü kan bürümüş, ama kendini “Müslüman” olarak tanıtan tipler nereden türedi?

Bunlar Erdoğan’ın mafyatik yönetim anlayışından, siyasal İslamın ilkesizliğinden, selefi yaklaşımların yaygınlaşmasından öte çoğunluğun sessizliğinden, adam sendeci anlayışından türedi. Erdoğan bu tipleri mafyatik yönetim anlayışının maşaları, değnekçileri olarak kullanıyor olabilir. Ama suçun büyüğü öncelikle bunları sineye çeken, sükût eden muhafazakarlarda, cemaatlerde, tarikatlarda, dindarlarda.


Kaynak: KaranlıktakiAydınlık

Son güncelleme: 09:21 14.05.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı