İktidarın erken seçim iddialarını reddetmesinin arka planında ise iş dünyasını rahatlatmak olduğu söyleniyor. Muhalefet partileri ise programlarını erken seçime göre ayarlıyor.
Araştırma şirketleri de bir erken seçim olacakmış gibi yeni anketleri kamuoyu ile paylaşıyor.
Döviz kurlarındaki rekor seviyeler de ekonomide 2001 krizi yıllarına dönüldü yorumlarına yol açıyor.
Dev markalar da birbiri ardına borç yapılandırmasına gidiyor. Ülker ile başlayan yapılandırma adımını Doğuş Holding ve son olarak da Ünal Aysal’ın sahibi olduğu şirket takip etti.
Hükümetin programında ise 135 milyar liralık teşvik paketi vardı haftanın ilk gününde. İktidara yakınlığı ile bilinen 19 şirkete tabir yerindeyse para yağdırıldı.
Atilla Yeşilada, Para Analiz’de kaleme aldığı yazısında, “Teşvik filan palavra, ekonominin temeli çöktü, gerisi çorap söküğü gibi gelecek” görüşünü dile getiriyor ve ekliyor:
“Hükümetin tek çaresi acilen erken seçime gidip, ardından da halkın ebesini ağlatacak bir kemer sıkma ve IMF’ye şirin gelecek ‘yapısal reform programı’ ile gemiyi su almaktan kurtarmak.”
Türkiye şartlarında iyi yönetilen, global vizyonu olan ve farklı işkollarında faaliyet gösteren 3 şirketler grubunun kredileri zamanında ödeyemeyeceklerini ilan etmelerinin, “sistemik” bir marazla karşı karşıya oldunduğunun ifadesi olduğunu söyleyen Yeşilada, ‘hastalığın’ nedenlerini ise dört madde ile sıralıyor:
TL’nin sürekli devaluasyon yemesi finansman giderlerini göğüslenemez boyuta taşıyor.
“Milli ve yerli Türkiye” gazına gelen patronlar aşırı yatırım yaptı, çok fazla kaldıraç kullandı. Nakit akımı beklentileri karşılayamıyor.
Ankara’nın OHAL’de israrı, hergün değişen mevzuat ve ekonomiye öküzce müdahaleler iş ortamını mayın tarlasına çevirdi.
Global konjünktür yüzünden sürekli yükselen finansman maliyetleri çarkı döndürmeyi imkansız kıldı.
Yeşilada’ya göre Yıldız, Doğuş ve Yeni Elektrik Üretim A.Ş. “buzdağının görünen kısmı”...
“Açıklanan süper-teşvik paketleri, her gün faiz indirmeyen bankaları azarlamak ve faizi kesecek yeni paket üstünde çalışmak, piyasaları sevindirmez, anasını ağlatır” diyor ve şöyle sürdürüyor sözlerini Atilla Yeşilada:
“Türkiye’de kalan bir avuç yabancı da satar çıkar, Onur Ökmen’in bahsettiği yüksek brüt dış borcu daha da artırarak kaçan sıcak parayı telafi etmek zorunluğu doğar.”
“Yaranın kangren olmasına bir adım kaldı” yorumu yapan Yeşilada, ekonominin ‘erken seçim’ çığlıkları atmasını buna bağlıyor.
