Bütçe Açığı Yüzde 3ün Üzerine Sıkışmışken Türkiye Teşviğe Bağımlı Oldu başlıklı yayımlanan haberde, Türkiye’nin bu yılki bütçe açığının gayri safi milli hasılanın (GSYH) yüzde 3.6’sına ulaşacağı, 2020-2021 dönemi içinse bu oranın yine yüzde 3’ün üzerinde kalmaya devam edeceği beklentisine yer verildi.
Goldman Sachs’in bu yılki merkezi hükümet bütçesi açığının GSYH’nin yüzde 4.2’sine ulaşacağı tahmininde bulunduğunun hatırlatıldığı haberde, kurumun ilk çeyrekteki ‘ekonomik toparlanmanın’ sebebi olarak bütçe harcamalarını gördüğü kaydedildi. Goldman Sachs, Türkiye için borçlanma rakamı olarak da 295 milyar TL öngörüyor; bu, resmi programda belirlenen rakamdan 95 milyon lira daha fazla.
Goldman Sachs ekonomistleri Murat Ünür ve Clemens Grafe de, haziran ayında yayınladıkları raporda şunları söylüyordu:
“Bütçe açıklarının bu denli genişlemesi geçmiş dönemlere göre tezat teşkil ediyor. Eskiden bütçe disiplini önde tutulur, daha çok para ve kredi politikası vasıtası ile ekonomi teşvik edilirdi. Yetkililerin yaşadığı bu değişikliğin kısmen gereklilikten kaynaklanan bir tepki olduğunu düşünüyoruz; çünkü para politikası geçmişe göre çok daha fazla kısıta sahip.”
T24ün aktardığına göre Bloomberg’ün 21-26 Haziran arasında yaptığı ankete göre, ekonomiye dair öngörüler belirsizliğini koruyor. Küçülmenin bu çeyrek ve bir sonrakinde de sürmesi; bunun da 2019’da daha derin bir gerilemeyle ve 2020-2021’de toparlanmanın da daha sığ olmasıyla sonuçlanması bekleniyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında TL olarak tutulan yedek akçenin bütçeye aktarılmasıyla ilgili düzenlemeye de dikkat çekilen haberde, Londra’daki Capital Ekonomics’in deneyimli gelişmekte olan piyasalar analisti Jason Turvey’in şu yorumuna yer veriliyor:
“Hükümet, seçim öncesi teşviğinden vazgeçmek konusunda acele ediyor gibi görünmüyor. Bu kalıbı daha önce de görmüştük ve zorlanan ekonomiyi desteklemek için teşviklerin sürmesi, mali kredibilite konusundaki kaygıları artıracaktır.”
