• Turkhane Logo

OHAL RAPORU: İki yaşında oğlun var, bir daha göremeyeceksin

15 Temmuz darbe girişiminden sonra KHK’larla ihraç edilen ya da OHAL şartlarında haklarında soruşturmalar açılarak gözaltına alınanlar yaşadıklarını ‘OHAL’in Toplumsal Maliyetleri Raporu’nda anlattı.

15:17 13 Temmuz 2020 Pazartesi
OHAL RAPORU: İki yaşında oğlun var, bir daha göremeyeceksin
15 Temmuz darbe girişiminden sonra KHK’larla ihraç edilen ya da OHAL şartlarında haklarında soruşturmalar açılarak gözaltına alınanlar yaşadıklarını ‘OHAL’in Toplumsal Maliyetleri Raporu’nda anlattı.



Mağdurlar gözaltı sırasında kötü muameleye maruz kaldıklarını, hasta olanlar ilaçlarını alamadıklarını, avukatsız olarak yasal olmayan biçimde sorgulandıklarını belirtti. İşte rapordan bazı gözaltı hikâyeleri…

“SEN BAŞINI SALLAYIP ONAYLA DEDİLER”


– “Bu gözaltı sürecinde polis ifade alma esnasında avukatsız olarak birkaç saat sorguluyor parti propagandası yapıyor ve beni ailem ile tehdit ediyordu. Benim sinirlerim boşaldı. Bunalmış, ağlıyor konuşamıyordum. Başımı yıkayıp devam etmeye çalıştılarsa da olmadı. “Sen konuşamıyorsun biz yazalım sen başını sallayıp onayla” dediler. Zaten o gün sabah kalp şeker ve tansiyon hastası olduğum için ilaçlarımı almış olmama rağmen durumum kötüleşmiş ve 112 acil müdahale etmişti. Bu şekilde alınan ifademin son on dakikasında avukat içeriye alıp ifade işlemi avukat varmış gibi imza attık. İki ifadem de böyle alındı.”

“YERDE UYUDUK”

– “8 gün spor salonunda tutulduk. Kelepçelerimiz 24 saat hiç çıkarılmadı. Yerde uyuduk. Kimseyle görüşmemize izin verilmedi. Her gece, 01’de muayene olduk, 2 öğün 1 rol ekmek, 1 dilim peynir 1, dilim reçel yedik. Zaman zaman polislerin kötü muamelesine maruz kaldık. 20 profesör, 20 doçent, 10 tıp doktoru olmamıza rağmen bunlar başımıza geldi.”

– “Kendinizi kötü hissetmeniz için ellerinden geleni yaptılar. Masumiyet karinesi ihlal edilerek hüküm giymiş suçu sabit bir suçlu gibi muamele gördük. 8 gün gözaltında kaldım. WC ve banyolar pislik içinde hiç temizlik görmemişlerdi. Banyo kapıları yoktu ve çöp poşeti asılarak korunak sağlanmaya çalışılmıştı. Yemekler hep soğuk verildi. Yakınlarım tarafından getirilen eşyalar gözaltı süresinin sonunda 8. Gün tarafıma verildi. Sekiz gün boyunca aynı kıyafetlerim vardı üzerimde.”

“POLİS ‘FACEBOOK HESABIN AÇILMAZSA TUTUKLANIRSIN’ DEDİ”

– “Polis telefonumdaki Facebook uygulamasını açamadı. Açılmadığı takdirde benim gizliden gizliye F...’yü övüp övmediğimi anlamayacağını bu yüzden tutuklanacağımı söyledi. Neticede tutuklandım.”

– “Nezarette yasak sorguya alındım. Bu bir suç aslında. Ayrıca nezarette hipertansiyon hastası olduğumu söylememe rağmen başörtülü!!! Bir polis memuru saatlerce tuvalete götürmedi. O Polis memurunu hiç unutmayacağım.”

“EŞİM VE AİLEMLE TEHDİT EDİLDİM”

– “Polis baskısıyla olmayan ifadeler vermek zorunda kaldım. Avukat olması bir şeyi değiştirmedi. 12 gün boyunca yerde yattım. Gözaltına alınmam ile hakaret içerikli yorumlar duymam bir oldu. Gözaltında iken eşim ve ailem ile tehdit edildim.”

– “Sabahtan akşam 6’ya kadar aç bırakıldım. Şeker hastası olduğum halde yemek verilmedi.”

“HAKİM ‘DOSYAYI GÖRMEDİM AMA BÜYÜK İHTİMALLE TUTUKLANIRSIN’ DEDİ”

– “Sürekli etkin pişmanlıktan faydalanmam istendi. Yoksa tutuklanacağım söylendi. Sulh ceza hâkimi odaya alıp “Savcı tutuklama talep etmiş. Dosyayı görmedim ama büyük ihtimal tutuklanırsın dolayısıyla etkin pişmanlıktan faydalan isim ver” dedi sonuçta beraat ettim.”

– “Evden alan polislerden biri annem tepki verdiği için küfürlü konuştu. Nezarette iyi davranan polislere diğerleri tarafından baskı yapılmaktaydı.”

“BAŞÖRTÜMÜ ALDILAR, PARDÖSÜMÜ BAŞIMA KAPATTIM”

– “Gözaltına alındığım ilk geceden mahkemeye çıkacağım güne kadar ön görüşme adı altında birçok kez ifadem alındı. Bu ifadeler genelde akşam ve gece olup avukat istediğimde “Ne avukatı biz OHAL’deyiz bilmiyor musun?” diyerek beni azarlayıp reddettiler. Bu süreçte psikolojik baskı altında çok bıraktılar. MİT’ten iki kişi ilk ifademi almaya çalıştı. Avukatla görüşmemde beni yalnız bırakmadılar kendi gözetimlerinde görüştürdüler. Nezarette 9 gün kaldım. Başörtümü benden aldılar. Pardösümü başıma geçirmek zorunda kaldım. Israrlarımız ve şikayetlerimiz sonucunda gözaltının 4. günü bize başörtülerimizi verdiler. Yanımda bulunan arkadaşıma ön görüşme adı altında ifadesi alınırken “Seni öyle bir hale sokarım ki ne çocuğun ne de seni alacak kimse olur” diyerek tehdit ettiler.”

“2 YAŞINDA OĞLUN VAR, BİR DAHA GÖREMEYECEKSİN”

– “Gözaltında iken avukat ifade alınırken bana bağırdı zaten böyle bir şey ilk defa başıma gelmişti şaşkın ve korku içindeydim ilk gözaltı günümdeyim sayısını hatırlayamadığım ama en az 5-6 erkek polis memuru tarafından sürekli “Senin 2 yaşında oğlum var, değil mi? Onu bir daha göremeyeceksin” denildi. “Atın şunu içeri” diye bağırdı birisi ve gözaltı sürecince ailem karakola ihtiyacım olup olmadığını sormaya geldiklerinde “İhtiyaçlarım var” dememe rağmen “İhtiyacı yokmuş” denildi. Gözaltı sürecimde emzirdiğim oğlumu ne görebildim ne de emzirebildim. Avukat ile alınacak ifademden öncesinde de polis memurları emzirdiğim oğlumu bir daha göremeyeceğimi söyledikleri için ruh halim hiç iyi değildi ve barodan gönderilen avukat ta bağırınca daha da kötü oldum.”

“TERS KELEPÇE İLE GÖZALTINA ALINDIM”

– “İlk gözaltına alındığımda ters kelepçe uygulandı. “Hukukçu olduğumu, yasal mevzuata göre kaçmayan ve direnmeyen birine ters kelepçe uygulayamayacaklarını” söylememe rağmen 4-5 saat boyunca ters kelepçeyle tutuldum. Gözaltına alındığımda Avukatıma haber vermek istediğimi söyledim. Karakol amiri bağırarak avukatın bana bir şey yapamayacağını söyledi. Tekrar hukukçu olduğumu ve avukat hakkım olduğunu söyledim. Bunun üzerine Avukatımı aramama izin verildi. Avukat görüşü kapısı açık bir odada polislerin görebileceği bir ortamda gerçekleştirildi.”

Son güncelleme: 15:17 13.07.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı