• Turkhane Logo

Komşum 1. sınıfa giden çocuğumun yanında “vatan hainleri” diye bağırdı!

‘Mağdurlar İçin Adalet’ araştırmasına görüş veren OHAL ve KHK mağdurlarının anlattıkları, yaşananların ne derece büyük travmalar oluşturduğunu gözler önüne serdi.

20:45 13 Temmuz 2020 Pazartesi
Komşum 1. sınıfa giden çocuğumun yanında “vatan hainleri” diye bağırdı!
‘Mağdurlar İçin Adalet’ araştırmasına görüş veren OHAL ve KHK mağdurlarının anlattıkları, yaşananların ne derece büyük travmalar oluşturduğunu gözler önüne serdi.

Mağdurlar İçin Adalet Platformunun KHK’lılarla ilgili raporu, sosyal soykırımı gözler önüne serdi. Türkiye’de milyonlarca insanın gözü önünde yaşanan büyük mağduriyet ve travmaların, aynı zamanda ne derece ‘görmezden gelindiğini’ de ortaya koyuyor. İşte o anlatımlardan bazıları…

“YEĞENİM BABASININ TUTUKLULUĞUYLA KONUŞMAMAYA BAŞLADI”

“2016 yılında 1,5 yaşında yeni konuşmaya başlamış olan yeğenim, babasının gözaltına alınması ve tutuklanması sonrası, konuşmamaya, susmaya başladı. Sonrasında ise istese de konuşamadı. Babası 5 ay tutukluluktan sonra tahliye olsa da sürekli anne babasının polisler tarafından tekrar alınacağına dair kaygı korku sorunları yaşadı. Hâlâ geceleri ağlayarak uyanıyor. Diğer bir yeğenim okulda başarılı arkadaş çevresi olan bir çocukken Babası tutuklanıp annesi gözaltına alınıp evi okulu değiştikten sonra odasından çıkmayan, mutsuz bir çocuğa dönüştü. Çocukların yüzlerindeki gülümsemeyi, okullarındaki başarıyı, yaşama sevinçlerini ellerinden aldılar.”


“OĞLUM BABASININ TİŞÖRTÜYLE YAŞAMAK İSTİYOR”

“7 yaşındaki büyük oğlum eşimi her görmeye gittiğimizde, 40 dakika görüşten sonra ayrılırken travma yaşadı. Her seferinde kollarından zor aldık. Sürekli neden gelmediğini soruyor. Tırnak yeme ve hırçınlık büyük ölçüde baş gösterdi. Her gece uyurken ağlıyor babasının tişörtleriyle uyumak istiyor. Küçük oğlum babası tutuklandığında yeni 1 yaşına basmıştı, şimdi 4 yaşında baba kavramı yok. Gördüğü her asker resmine “Bu mu babam?” diye soruyor. Ben 2 yıldır antidepresan alıyorum. Annemin evinde bir odaya sığındık.”

“15 YAŞINDA EVİN HEM ANNESİ HEM BABASI OLDUM”

“Ben 14 yaşındayken babam cezaevine girdi. Annem öğretmen olarak çalışmaya devam ediyordu. Ben 15 yaşına geldiğimde ise annemi de cezaevine aldılar ve ben yaşları benden küçük iki kardeşim (o zamanlar biri 9, biri 11 yaşındaydı) ve engelli anneannemle bir başıma kaldım. Yaklaşık 1,5 yıl böylece yaşadık. Evin hem annesi hem babası hem ablasıydım. 11. sınıfa gidiyordum o zamanlar ve hayatımda hep takdir almışken o sene 2 kere teşekkür aldım. Haliyle hem ders hem ev beraber yürümüyordu. Ben erken olgunlaşmak ve kardeşlerime annelik babalık yapmak zorunda kaldım.”

“KIZIM AMCASINA ‘BABA’ DİYE SARILIYORDU”

“Eşim, kızım 15 aylıkken tutuklandı. Çıktığında 24 aylıktı ve babaya “abi” diye hitap ediyordu. Babasının tutuklu olduğu dönemde amcasına “baba” diyerek sarılıyordu.”
“Kızım, babasının cezaevinde olduğunun arkadaşları tarafından duyulması korkusu yaşadı ve bu ona yanlış arkadaşlar edindirdi. Ders notları düştü ve şu an eli titriyor ve doktor psikolojik olduğunu söylüyor. 

“KUZENİM HAPİSTEN ÇIKTIĞINDA KIZI ONU TANIMIYORDU”

“Kuzenim hapse girdiğinde kızı 1 yaşında yoktu belki de. Kuzenim 2 yıl hapis yattı. Açık görüşmelerde kızı onu tanımadı. Çıktığında da alışması uzun sürdü. Kızı şimdi 4 yaşında ve hâlâ konuşmayı öğrenemedi. Yengem bu süreçte çok zorlandı, yanında eşi olmadığı için ciddi sıkıntılar çekti.”
“16 yaşımda evin bütün yükü üstüme bindi. Sadece anneannemin emekli maaşı vardı. Evimiz kiraydı. Akrabalarımız sağ olsun bize destek oluyordu ama bir anda muhtaç konumuna düşmek çok zordu. Babamın yokluğu tolere edilebilirdi bir nebze ama annemin yokluğunda daha ergenliğimde hayatım başıma yıkıldı.”
“2 yıllık evliyim 1. yılda eşim Suriye’ye gitti, evimiz dağıldı, eşyalarımızı sattık. Suriye dönüşü hazır eve geçtik, düzen kuramadık. Suriye dönüşü sonrası eşim gözaltına alındı, kurumdan uzaklaştırıldı. Kayınvalidemlerde kalıyoruz hiçbir düzen, huzur yok.”

“KÜÇÜK YEĞENİM KONUŞAMAZ OLDU, BÜYÜĞÜ KENDİNİ ODASINA KAPATTI, İNSAN İÇİNE ÇIKMIYOR”

“Ailemizde, kimisi yasal banka hesabı olması, kimisi yasal sendika üyeliği, bir tanesinde ise hiçbiri olmamasına rağmen ihraç edildi bir KHK listesi ile. Dört kişi gözaltına alınıp ikisi tutuklandı. Evleri çocukları ortada kaldı Maddi zorluklarla ziyaretlerine gitmekte zorlandık. Avukatlar yasal eylemleri bile savunmaktan çekindi. Psikolojik çöküntüler, bunalımlar yaşadık. Küçücük yeğenim psikolojik bunalımdan konuşamaz, kelime kuramaz hale geldi. Diğer yeğenim kendisini odasına kapattı. İnsanlarla iletişimi kesti. Yengem de kaygı bozukluğu başladı. Yeni hastalıkları başladı. Tutuklu yakınlarım tahliye oldu, beraat etti. Ama kimse iş, selam vermedi. Bazı işverenler de bu durumlarını kullanıp hak arayamazlar diye birkaç ay ücretsiz çalıştırdı. Maaşını isteyince de işten çıkardı. Haklarını arayamadılar. Yurt dışına çıkmak istediler. Ama beraat etseler de pasaport verilmedi. Sapasağlam annemiz, ağlamaktan hastalandı. Hiçbir hastalığı yokken iki böbreğinin de iflas ettiğini, kalp yetmezliği başladığını söyledi doktorlar. Vücudunu yaralar sardı. Perişan ettiler çocukları, yaşlıları.

“EŞİM GÖTÜRÜLÜNCE SOKAKTA KALDIM, 36 SAAT AÇ KALDIM”

“Birçok sorunla karşılaştım yeni gelindim bana gelinliğimi yaşatmadılar. Kaldığım şehirde hiç kimseyi tanımıyordum. Eşimi götürdüklerinde kar kış demeden aldılar. İlden 3 saat uzaklıkta bir yerde yaşıyorduk. Orada ben yalnız kaldım, sokakta kaldım akşama kadar. 36 saat aç kaldım. Bir gün sonra ile gittim. Akşam imza ile serbest kaldı. Sonra doğrudan ihraç edildi.”

“KARINCANIN ANNESİ DE Mİ ‘İŞE’ GİTMİŞ”

“Hangi açıdan mağdur edilmedik ki? En başta delilsiz ve hukuksuz bir şekilde itibarımız elimizden alındı. Bununla beraber toplumsal ve insani değerleri yüksek olan biz gençleri intiharı ara ara düşündüren ve hayatın anlamsız gözükmesine sebep olan bireyler haline getirdiler. Adalete ve özgürlüğe aç kaldık. Çok iyi bir derece ile girdiğim ve Türkiye’de belki en hatırı sayılır üniversitede okumama rağmen hem hayallerime olan inancımı körelttiler (gerek maddi açıdan sıfırlanma gerek kör bir adaletten medet ummama gerek psikolojik rahatsızlıklar) hem de hayallerime ulaşacak kapıları kapadılar. Onurlu bir şekilde yaşama kaygısıyla yıllarımız geçti. Toplumda çekingen ve öteki vatandaş olduk. 2 yaşındaki yeğenime ve onun gibi nice ama nice çocuğa yapılanlar yüreğimizi yaktı. Onun ‘Karıncanın annesi de mi işe gitmiş, süpürgenin babası da mı işte?” gibi masum soruları bir değil iki değildi. 40 dakika görüşebilmek için bir … yoluna oradan da … ‘ya giden 2 yaşındaki yeğenimi ve onun gibileri nasıl kelimelerle anlatayım. 40 dakika, iki ayda bir 40 dakika ve onu götüren anneannesi kızına mı hasret giderse yoksa diğer mahkumların evlatlarıyla hasretine mı bakarak ağlasa bilemedi. Çok yazılacak çok söylenecek söz var. Ne bu satırlar anlatmaya yeter ne de gücümüz yeter. Bu zulüm biter ama en başta kalplerimiz kırıldı.”

“KAYMAKAMLIK, ‘OHAL’DE TUTUKLANANLARA YARDIM YAPAMIYORUZ’ DEDİ

“Eşim tutuklandıktan sonra kaymakamlığın tutuklu çocuklarına yardım ettiğini duydum ve başvuru yaptım. Ama “OHAL’de tutuklananlara yardım yapamıyoruz” dediler. Aile Bakanlığına gittim. Orası da “Vermiyoruz, ama siz yine de başvuru yapın” dediler. Çocuğumun ses problemi var ama üniversite hastaneleri bize bakmadığı için hastaneye götüremiyorum. Tedavi oradaymış. Eşimde de uyku apnesi ve Haşimato tiroidi hastalıkları var. Ama adli tıp “cezaevinde kalabilir” raporu verdi.”

“1.SINIFA GİDEN ÇOCUĞUMUN YANINDA KOMŞUM ‘VATAN HAİNLERİ’ DİYE BAĞIRDI”

“İşsiz kalmak başlı başına bir travma zaten. İlk yıl herkes çok yoğun tepkiler veriyordu. O yüzden iş bulamadı kimse iş vermek istemedi. Aç kaldık. 1,5 ay kadar aile bireylerinin desteğiyle ne getirirlerse yedik ihtiyaçlarımızı giderdik… Komşularım selam vermiyordu beni gören kaçıyordu. 1. sınıfa giden çocuğumun yanında komşum “Vatan hainleri, sizi burada yaşatmayacağım” diye sabah işe ve okula giden o kalabalığın arasında bağırdı. Hakaretler etti. Çocuğum 2 hafta ağlayarak gitti okula. Ben dışarıya çıkmak istemedim. Şu an bile her an birisi toplum içinde bu davranışta bulunacak gibi geliyor. Liseye giden çocuğumuza harçlık veremiyorduk. Sabahtan akşam 5’e kadar bir paket bisküviyle duruyordu. Onu da acıktıkça yiyormuş, açlığını bastırsın diye. Eşim “çocuklar olmasa intihar ederdim” demeye başladı. Ama gene de birçok aileye göre çok iyi durumdaydık en azından eşim yanımdaydı ve iyi kötü çalışıyordu. Engelli çocuğumun masrafı çok oluyor orada bizi zorluyordu. Şimdi liseye giden çocuğumuzu dershaneye göndermek istiyoruz çünkü çok başarılı ama nasıl olacak diye düşünüyoruz. “Kardeşim, babam tutuklandığında 13 yaşındaydı ve hâlâ daha psikolojisi ağır bozuk. Annem panik atak hastası. Yaşadığımız şehirden başka bir şehre taşınmak zorunda kaldık. Üniversite okurken çok mağdur oldum. Hepsi bir yana maddi açıdan çektiğimiz sıkıntılar bile sorun değildi ama çocukların annesiz babasız kalması yaşadığımız en ağır travma. Hâlâ suçsuz yere, canım babam cezaevinde. Aklımıza en son gelecek olan cezaevine 3 seneyi geçkin süredir sürekli gelip gidiyoruz. Masum ve mağdurlar bir an önce kurtulmalı.”

“SOSYAL TECRİTTEN ÇEKİNDİĞİM İÇİN EŞİMİN TUTUKLU OLDUĞUNU SAKLADIM”

“Sosyal tecritten çekindiğim için eşimin tutuklu olduğunu sakladım. Çalıştığım kurumda öğrenildiği zaman tehdit edildim ve istifa etmek zorunda kaldım.” “Rutin olarak yapılan suçlamanın “terör örgütü üyeliği” olması toplumun size teröristmiş gibi bakmasına sebep oluyor. İlk günler dava için avukat bulmak mümkün değildi. Davayı kabul edenlerin de talep ettiği rakamlar çok uçuktu. Eşi olmam hasebiyle bana da hem adli hem idari soruşturma açıldı. Bakanlık ısrarla istifamı istedi. Faaliyetlerim kısıtlandı ve yurt dışı çıkış yasağı, “pasaportumun kayıp olduğu” gerekçesiyle, tutanak imzalatılarak kondu.”

ALİ BULAÇ’IN KİTABINI OKUMAK SUÇ: “DIŞLANDIK, SELAM DAHİ VERMEDİLER”

“Herkes tarafından dışlandık ve selâm vermediler. Aileler sildi bizi. İş vermediler. Babam gözaltında ve sonrasında ağır işkence gördü. … cezaevinde hâlâ sistematik işkence yapılıyor. İhraç oldu. Hastalandı. İşkence yüzünden sakatlıkları var. Annem hafıza kaybı yaşadı. Şu an ciddî sağlık sorunları mevcut. Babamdan dolayı ben gözaltına alındım. Gözaltına alındığımda hamileydim. Babamın tutukluluğundan herkes beni sorumlu tuttu. Baskı şiddet gördüm. Kardeşim … yurt dışında ve güvenlik sebebiyle ülkeye gelemiyor. Doğum yapacak, babamdan dolayı annem de yanına gidemiyor. Eşten dolayı yasak var. Erkek kardeşim içine kapandı. Ataması olmadı. İş bulamıyor. Sosyal çevresi bitti. Psikolojik sorunları var. Sigaraya başladı.  “İdealist bir öğretmen olan eşim, kendi alanında akademik olarak da kendini sürekli geliştiren biridir ve tefsir alanında doktora da yapmaktadır. Terör örgütü üyeliği suçlamasına sebep olan konu başlıkları trajedinin/ hukuksuzluğun boyutunu ortaya koymaktadır. Ali Bulaç’ın kitabını okumak, görev yaptığı okulda kitap okuma projesi kapsamında grup oluşturmak ki proje TÜBİTAK ortak projesidir. “Benim Adım Khan, Ben Terörist Değilim” filmini seyrettirmek. 15 günlük sendika üyeliği, kızımızın cemaate bağlı olduğu iddia edilen bir okulda bir yıl okumuş olması, terör örgütü üyeliği iddianamesi için savcının ileri sürdüğü delillerdir. İdari soruşturmayla eş zamanlı adli soruşturma açılmış ve üç gün gözaltına alınmıştır. Sekizinci mahkemede savcı yedi yıl ceza istemesine rağmen hâkim beraat kararı vermiştir. Gerekçeli karar henüz hazırlanmamış olup, görevine de iade edilmemiştir.”

“KORKU İÇİNDE YILLAR GEÇTİ”

“Bulunduğumuz yerden taşındık, toplumdan soyutlandık, insanlara kendimizi anlatamadık, kendimizi suçladık, korku içinde günler yıllar geçti, hiçbir şeye güven kalmadı… Psiko-sosyal yönden hem aile bireyleri olarak hem de mağdurun kendisi olarak çok sorunlar çektik, bunların başında toplumdan dışlanma ve ailemizin ikamet değiştirmek zorunda kalması geliyordu…”
“3 yıldır tutuklu olan eşim adına bu anketi dolduruyorum. Ben de ihraç bir öğretmenim. … emniyetinde 16 gün gözaltında kalan eşim polisler tarafından hem fiziksel hem de psikolojik şiddet ve işkenceye maruz kaldı. İşkenceden dolayı dizinde bağ kopmuştur. İşkenceci polisler birkaç kez camdan atmaya çalışmış ve “intihar ettiğini söyleriz” demişler. Üstüne, benimle ve o zaman 3 buçuk yaşında olan kızımızın namusuyla tehdit etmişler.”

Son güncelleme: 20:45 13.07.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı